30 Kasım 2012 Cuma

yuh

hayat ne garip layn..

mesela bir sürü ayakkabı dükkanı var, içlerinde bir sürü ayakkabı var.. bir sürü de doğru düzgün ayakkabısı olmayan insan var.. 

bir sürü yoğurt var ayran yapan yok falan..

bazen sevmiyorum şu hayatı.. yumurta da sevmem zaten.. menemen severim ama..

...

i'm gonna take you
to a place far from here
no one will see us
watch the pain as it disappears
no time for anger
no time for despair
won't you come with me?

.
.
.
ayl ritööörn tu serenitiiii 

..

çok kötü bi kafaya yakalandım.. güzel bir durum varken oha tam şu anda dünyada bir sürü insan hasta, fakir, acı çekiyor falan şeklinde düşünüp sen niye eğleniyon lan diye soran kafa bu kafa.. 

bu kafayı alıp camdan atmalı.. bu kafayı alıp bahçe lambasının üstüne monte etmeli.. ortamın huzurunu kaçıran insan adayıyım şu anda.. bir süredir yani.. henüz içimden geçenleri dışarıya söylemiyorum. ama her an yapabilirim bunu.. birden gülmekten yarıldığımız bir anda, bir sürü insan ağlıyor lan diyebilirim.. burger kingte öküz gibi tıkınırken aniden durup bir sürü insan aç lan diyebilirim.. 20 tane ayakkabımız olduğu halde ayakkabı dükkanına girdiğimizde bir sürü insanın ayakkabısı yok lan diyebilirim.. sinemada filmin ortasındayken bir sürü insan hayatında hiç sinemaya gitmedi lan diye oturup içlenebilirim.. taksiye binmiş gidiyorken bir sürü insan otobüse bile binmeden yürüyor lan diye düşünüp kapıyı açıp kendimi atabilirim falan.. oha..

ama yaparım bilirsin.. 

şaka lan.. 

niye yapayım? gözü kara deli manyak mıyım ben? taksici beni kaçırmaya çalışmadıkça taksiden falan atmam kendimi..

yani sözün özü, olur olmadık zamanlarda nedense içimde bir suçluluk duygusu filizleniyor.. neden yahu?

neyse bugünlük içini sıktığım yeter.. başka zaman kaldığım yerden devam edicem..

ama..

there's so much sad gonna flood the ocean
we are all in tears for a world that's broken 
together we cry ulan..
nasıl da bir anda tarz değiştirdim ama..
 

24 Kasım 2012 Cumartesi

sıkılma hastalığına yakalandım

vay arkadaş çok sıkılıyorum ben ya.. 

nedir  bu sıkıntı anlamıyorum ki.. devamlı devamlı da insan sıkılır mıymış? yani ne yapsam bilmiyorum.. arkadaşıma gidiyorum, dışarı çıkıyorum, çıkıyoruz, dizi mizi izliyorum, sağa sola bakınıyorum, kitap bile okumak zorundayım artık, malum okul mokul.. ama nedir bu sıkıntı yahu? nedir bu genel sıkıntılı ruh hali.. ne çok sıkıntı dedim.. sıktım yani..

vaaaaaaaaaaay arkadaş.. 

yine kendimle sitemleşmeye başladım.. sabah akşam günde iki defa yapıyorum bunu.. işin garibi nasıl sitem edileceğini bilmem aslında..kesin sitem yerine başka bir şey oluyordur o..

mesela kalkınca şöyle diyorum, ne biçim insansın lan sen? bi sabah da güzel hislerle uyan falan diyorum.. yatarken de diyorum ki, afferin lan artık uyuyabiliyorsun.. ama hala insanlara gerçek yüzünü gösteremeyen bir pa pa pa pokı feyssin.. olsun uyu.. yarın devam ederiz..

..

psikiyatriste gidicektim baktırmaya.. ama vazgeçtim..

..

sen hiç ruhunu şişko birine sattın mı? 

ben sattım.. al lan dedim. al senin olsun tasma tak, tekmele, aşağıla, arada iyi de davran ama çok fazla hayvanlık etme dedim..

şaka lan.. olur mu öyle şey? niye böyle bir şey yapayım hem manyak mıyım ben?

aslı şöyle oldu.. ben bir gün bankta oturuyordum.. ruhum çok ağır geldi.. çıkardım yanıma koydum.. şişko biri gelip üstüne oturdu.. o da ezildi.. sonra bu artık işe yaramaz dedim aldım yanımdaki çöp kutusuna attım..

sonra o şişko kişi onu ordan aldı, bu artk benim oldu dedi.. vurucam kırbacı falan diyordu ki koşup burun deliklerine parmaklarımı soktum.. siktirdi gitti.. ben de ruhumu tekrar çöpe attım.. 

sonra ne oldu bilmiyorum.. hala kayıp..

bulursan en yakın çöp kutusuna at..

çöpçüler gelene kadar başında bekle.. biri alıp işkence etmeye kalkacak olursa diye ayrılma ordan, çöp arabasında parçalandığını görene kadar da gitme.. öldüğünden emin olunca git..

hadi.. 

..

o değil de sen ekmeğin faydalarını biliyor musun? 

hayatta çok önemli iki şey var.. 1:ekmek. 2:bu blogda yazanlar..

..

o da değil de; babama çok üzülmeye başladım.. ne güzel küçükken sevmezdim.. nazi kampının hitleriydi o.. yatma kalkma saatleri kabusuydu, kavgacı biriydi.. şimdi hala hitlerlik yapmaya çalışıyor hala kavga etmeye çalışıyor ama beceremiyor.. hem de umursamaz değil artık..

aslında bazen çok nankör olduğumu düşünüyorum.. yani çevreden haberlerden sağdan soldan öyle babalar duyuyorum ki benimki nazi kampı liderliği yaptığı zamanlarda bile şeker gibiymiş diyorum.. ne bileyim mesela dayak olayı yaşamadık hiç.. yada para vermemezlik, aksine kendisi gençliğinde çok fakir bir hayat yaşadığından dolayı olsa gerek, yiyecek içecek giyecek vs olaylarında hep bonkördü.. gerekli gereksiz her şeyi alırdı.. o alırdı annem bırakırdı biz tekrar alırdık falan hey gidi günler..

ama en sevdiği dostları bira ve sigaraydı ne yazık ki.. kavga gürültü koparmayı da iyiden iyiye hobi edinmişti.. çokkayı pederdi.. biz de odalarımıza gidip kapılarımızı sıkı sıkı kapatırdık.. bizler odasının kapısını kapatmadan rahat edemeyen insanlar olduk sonra.. şimdi şimdi açık bırakıyorum bazen.. ilginç..

..

çocuğun varsa kötü olmamak şöyle dursun, çok çok iyi olmalısın.. kavga gürültü dinletmemelisin onlara.. her şeyi düşünmelisin.. ilgilenmelisin.. sevmelisin ve sevdiğini hissettirmelisin.. yedirmek giydirmekten  başka karşına alıp iki laf etmelisin falan..  sohbet et lan.. ne bileyim.. tam gibi görünüp eksik olan çok şey var hayatta..

hakkaten psikolojiden az buçuk anlamalı be insan.. aç cüceloğlunun kitabını oku mesela.. insan ve davranışı.. her şeyden önce kendi davranışlarını değerlendirebilmen için, kendini anlaman için.. kendisini anlamayan adam çevresini nasıl anlasın.. gibi şeyler diyor kitapta.. hala mı merak etmedin? evet şu anlık çok merak uyandırmıyor aslında.. sen de haklısın.. ama baya kalın kitap.. imaj için falan kullanırsın olmadı..

bir de çocukların kişiliğinin %80inin 8 yaşına kadar, tamamının da 17 (oha kim nasıl ölçmüş lan bunları) yaşına kadar oluştuğunu bilmek lazımmış bak.. öyle çocuk la bu büyüsün de ondan sonra bakarız dersen, sonuçta benim gibi eksik insanlar yetişiyor işte..

oha çok eksiğim lan..ruhum da yok zaten..


ne! hiçbirimizin mi ruhu yok!

yuuuuh..

skandal!

e benim ruh diye bıraktığım neydi peki? 

beyin mi?

ohaaa

beyinsizim resmen..

bir yaşıma daha girdim.. fazla olmadı..

teyk keyir.. 

..

p.s. i love you.. 
pps. şaka yaptım
ppps. yalancısın ruhumuz var.
pppps. git kendini dövdürtmeden
      


11 Kasım 2012 Pazar

doğdun da ne oldu diye sorarlar adama..

eeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeeh

yok bir şey yok.. öylesine bir ehleyesim geldi.. sana şu sıralar hayatımı nasıl geçirdiğimi anlatsam oturur okursun biliyorum. 

ama bu sefer sana başka şeyler anlatmak istiyorum. yarın benim doğum günüm. küçükken doğum günlerimde çok heyecanlanırdım. ne salakmışım.. 

..

malum pasta kola olayı falan olurdu küçükken... zamanla topkek üstü mumlara kadar düşütük..peh.. 

bir keresinde okulda, kantinde, herkesin içinde! arkadaşlarım kutlamaya girişmişti de utancımdan yerin dibine girmiştim.. iyi ki doğdun diye bağırıyorlar pasta geliyor üstünde dinamitlerle falan..  ben geriliyorum bunlardan.. sanırım bunda zamanında babamın kendini hitler zannetmesinin payı var.. yani senin anlayacağın toplumda farkedilmeyi hiç sevmem.. ilgi bendeyse acayip gerilirim.. psikoloji önemli diyorum sana.. iyi davran çocuğuna çok kuralcı olma.. evi nazi kampına çevirmenin alemi yok.. ama arada bir iki höt diyebilirsin hadi izin verdim..

neyse yani yarın doğum günüm.. bütün yakın arkadaşlarım uzakta.. pasta alıp beni gerecek kimse yok.. ne biçim yakın arkadaş lan bunlar? uzakta olan yakın arkadaş mı olur? böyle hayat mı olur? böyle hayat yok mu yoksa?

buradaki orta yakınlıktaki arkadaşlarımı artık yakın olarak görsem iyi olacak sanırım.. neyse amaaaan valla sıkıldım yine arkadaş muhabbetinden.. nerden devamlı arkadaş muhabbetine sarıyorum ben ilkokul çocuğu gibi yahu?

neyse ne diyordum.. hah hayatım yoktu.. yani bir hayatım var ama sanki başkasının hayatını zorla yaşıyormuşum gibi hissediyorum bazen.. ne bu lan? nasıl çıkıcam ben bu depresiflikten.. yemin ediyorum psikiyatriste gidicem.. hem okb olayını da söyleyim.. yüzde kaç deliymişim bi baktırayım..

ya neyse  asıl ne diyordum.. hah doğum günleri.. doğum günlerinde ne istiyorum biliyor musun.. küçüklüğümdeki gibi içim umutla dolsun, bu yaşım süper geçecek falan diye hayal kurayım.. o yaşım da süper geçsin hatta..

..

21.12.12 hakkında ne diyorsun? bence bir 12.11.12 değil.. yarına birtakım doğa üstü olaylar bekliyorum doğum günü süprüzü olarak.. bundan önceki sıkıcı geçen doğum günlerimi telafi olarak.. çok doğa üstü olmasına da gerek yok aslında.. kar yağsın mesela.. oha kasımda.. yağsın lan.. yaaaaağ!!! baaaaal!! 

küçükken kreşe gitmemek için yağ-bal istiyoruuum diye bağrırdım.. yağ bal ikili onlar.. istediğim yoktu da ragıp amcanın servisi (kartal araba) gelip de beni almasın diye bulduğum bir çözümdü.. yine alırdı da biraz zaman kazanıyordum hiç olmazsa.. benim şirin annem yağ bal geitirirdi elinde.. yedirirdi ben arabanın arkasında otururken.. kapak açık falan ulan amma komedi.. arabanın arkasında çocuk sürüsü.. bazen de kakam yokken yine de lazımlağa oturup beklerdim kaka yapıcam diyip.. ragıpın servis de inadına beklerdi aşağıda gitmezdi.. haha.. acaba bunları ben mi hatırlıyorum yoksa annem de anlatıyor da hatırladığımı mı zannediyorum.. oha ya.. hatırlıyorsam çüş yani.. 2,5 yaşında başlamışım çünkü kreşe.. nasıl hatırlıcam ki o yaşta? ama mesela kalabalık pazar alanı gibi bir yerde yanımızdan geçen bir at arabasının ragıp amcanın arabasını çizdiğini falan hatırlıyorum.. yani sürterek yanımızdan geçtiğini.. oha lan kartal marka arabalar, at arabaları falan.. ne biçim zamanlarda yaşamışım.. oha ya amma yaşlıyım..

sii yu!