saat 23:46 sıradan bir salı günü... daha doğrusu sıradan bir gün.. sadece salı..
arkadaş ben bu insanları anlamıyorum ve anlamamaya devam edicem.. yıl olmuş 2015.. hala her buluşmada herkes herkesi öpmeye çalışıyor.. her vedalaşmada tekrar öpüyor..
ne zaman bitecek bu gelenek?
insanlara bunun gereksiz bir hareket olduğunu söyleyince de sheldon cooper muamelesi görüyorum.. okb yüzünden zaten aslında her türlü bu muameleyi görüyorum..
gruplardaki garip insan rolü her daim şahsıma aittir zaten.. ama ne bileyim şu öpüşme muhabbeti hakkaten gereksiz değil mi?
ben gerçekten ne kadar uzun zaman boyunca görmezsem görmeyeyim kimseyi sarılıp öpmek istemiyorum görünce.. diğer insanların bunu istemesini de anlamıyorum.. alışkanlıktandır aslında onlar da istemiyordur diyeceksin ama hayır.. onlar istiyorlar.. gerçekten bugün bir kez daha emin oldum.. insanlar temas isteği ile yanıp tutuşuyorlar.. evet ya.. temas isteği.. ben ise temas edeceğimi düşündükçe bazen buluşmalara gitmeyesim geliyor..
ve insanlar aslında temiz insanlar.. iğrenmek mesele değil.. sadece insanların bana dokunmasını sevmiyorum.. bana değdiklerinde kendimi kötü hissediyorum.. yanağım birinin yanağına değdiğinde falan da öyle.. birine sarıldığımda da öyle.. garip bir rahatsızlık duyuyorum.. sevmiyorum arkadaş..
şu hayatta sadece bebeklere, yaşlılara, anneme ve sevgilim olmuş olan kişilere isteyerek sarılabiliyorum.. onun dışında çocuklar dahil kimseye sarılmak istemiyorum..
evet ya ben garip biriyim.. orası kesin.. ama yine de her buluşmada, her ayrılıkta sarılıp öpüşmeyelim artık ne olur ya.. valla bıktım bu kitlesel öpüşme-sarılma hareketlerinden..
hele hele her gün ya da iki güne bir buluştuğum arkadaşlarımla da bunu yapıyor olmak bazen beni delirtiyor ya..
işin kötüsü bir yerden sonra zorunlulukmuş gibi hissettiğim için ben öpüşmeye ön ayak oluyorum falan.. yani ne bileyim gergin anlar yaşıyorum her vedalaşmada.. şimdi öpçez mi öpmicez mi.. bu sefer biraz uzakta duruyoruz ama.. öpüşmicez mi lan yoksa.. yok ya öpçez heralde yine.. eğileyim bari.. hadi eğiliyorum falan şeklinde.. ki en kısa da benim nasıl eğiliyorsam.. uzanıyorum yani.. ama aslında istemeden.. öpelim de gidelim madem gibisinden.. sonra bir bakıyorum meğerse daha lafımız bitmemiş.. tekrar öpüşüyoruz falan.. öpüştükten sonraki muhabbet resmen ekstra gerginlik sebebi benim için.. tekrar öpüleceği ihtimalinin belirtisi çünkü.. erken öpmüş olmanın verdiği pişmanlıkla karışık korku anı.. en kötüsü hadi tekrar öpeyim öpüşmesi.. yani ne bileyim anlatamıyorum ya işin saçmalığını.. anlayabiliyor musun bilmiyorum..
...
şimdi gelelim bulduğum çözüme.. bugün bir çözüm buldum buna..
ya da çözümün öncesini anlatayım dur..
...
dün kuaföre gittiğimde ensemde bir leke olduğunu söyledi.. baktır buna mantara benziyor dedi.. beş kuruş büyüklüğünde, kaşıntısız ve cildimden belki sadece bir ton koyu yani çok zor belli olan leke görünümlü bir şey.. aynısından sırtımda da vardı.. onu görmüştüm ama mantar olacağını hiç düşünmemiştim.. mantar deyince aklıma iğrenç, kaşıntılı, pis görünümle ııyyk dedirtçek bir şey geliyor çünkü..
neyse kuaför öyle deyince pek inanmasam da aklıma kıymığı bıraktığı ve benim de o kıymık ordan çıkmadan yaşayamayacağım için bugün hemen doktora koştum.. bu enseme doğru olan yerde açık pembe bir şey var mantar mı yoksa o! diye haykırdım..
o da vay be nasıl gördün bunu dedi.. ben değil kuaförüm gördü dedim.. ben sırtımda bir şey görmüştüm buna benzer ama önemsememiştim dedim.. bakayım dedi.. baktı.. bunu nasıl gördün peki bu da arkanda dedi.. heheh.. böyle gereksiz bi muhabbet yaptık yani acı gerçek öncesi..
evet bunlar mantar.. hayırlı olsun dedi.. aaaaaaaaaaaaaaaaaaaa dedim.. sonra bir süre daha a aaa diye aa lamaya devam ettim..
merak etme ya önemli bir şey değil geçiririz dedi..
ben tabi şok... nasıl olur yahu ben günde iki defa duş alıyorum falan diye adeta obsesif kompulsif bozukluğumun kanıtlarını anlatıyorum doktora, ne kadar temiz bir insan olduğumu anlatıyorum falan.. görsen halimi..
sabunlanıyor musun? dedi.. o an error verdim.. sabunsuz yıkanma mı olur lan? heralde dedim.. sabunsuz temizlik mi olur allah aşkına.. sabunlanmayacaksın dedi.. sabun vücudunun doğal dengesini bozuyor falan filan gibisinden bir sürü duymak istemediğim laf etti..
nasıl sabunlanmayacakmışım yahu.. nasıl sabunlanmam? sabun bir kere benim hayatımın en önemli nesnesi.. ıssız adayaa düşsem ve üç şey alma hakkım olsa üç kalıp sabun alırım o derece.. nasıl sabunlanmadan yıkanırım arkadaş dedim.. sana medikal duş jeli yazıcam onunla yıkan o zaman dedi.. ok dedim.. işin içinde temizlik malzemesi olsun da.. nasıl olursa olsun.. hatta medikal daha iyi.. bundan sonra sırf obsesifliğine medikalle yıkanırım kesin.. normal + medikal kombosu yaparım hatta..
sonra havuza gidiyor musun dedi.. evet dedim eyvahlar olsun diyerek.. annem haklı çıkacaktı galiba.. bana her havuz öncesi "git git mikrop kap da gel" diyordu.. o da benim kadar olmasa da bu konularda küçük şirin evhamlı bir kaçıktır.. küçük olması ebatlarından ötürü.. neyse doktor muhtemelen havuzla ilgilidir bu durum dedi.. bitti arkadaş bitti.. havuz keyfim bitti artık.. ömür boyu bitti hatta..
işin garibi bazen ben kendime hayret ediyorum.. benim gibi okb li biri nasıl olur da gönül rahatlığıyla havuza girebiliyordu ki zaten? bu hayatımda cevabını bulamadığım sorulardan biridir bak.. okb ile uzaktan yakından alakası olmayan, hatta avmlerdeki tuvaletlerde klozetlere hiçbir şey koymadan etmeden pat diye oturabilen bir arkadaşım havuza girmek istemiyor mesela.. çok ilginç değil mi.. ben de o tuvaletlere oturmak istemiyorum ama havuza giriyorum falan.. hayat çok ilginç..
neyse zaten girmicem artık.. bu olayla birlikte işler doğal seyrine kavuştu..
velhasıl, ben doktora dedim ki bu çok mu bulaşıcı peki insanlara karşı nasıl olmalıyım dedim? yeeeak yaaa rahat ol dedi.. iyi de ben kapmışsam biri de benden kapabilir dedim.. yeaaaak yaa dedi tekrar..
anladığım kadarıyla bu tarz şeyler hafiften uçuk virüslerinin durumu gibi.. yani aslında her daim orda burda sende çevrede yani her yerde oluyorlar ama savunmanın az olduğu durumda pırt diye aktifleşiyorlar.. o yüzden bana rahat ol dedi galiba.. çünkü havuza birlikte gittiğimiz arkadaşlarımda bir şey yok.. gerçi kesin orda kaptığımın da bi garantisi yok..
aman neyse..
...
sonuç olarak bulduğum çözüme geleyim.. insanlara mantar kapmışım öpmeyin beni dedim bugün..
niiihahahahah
bir ay tedavi olcam dedim.. tedavi dedim lan.. altı üstü krem fıs fıs temzilik şeyi falan verdi..
gösterdim böyle bakın diye ensemi, aha burda falan dedim.. hani ya dediler.. ışık mı azdı artık bilmiyorum bir türlü göremediler.. ama olsun göremeseler de insanoğlu bu... görmediği şeyden de korkar.. hatta en çok görmediği şeyden korkar hehehe..
sonuç olarak geri adımlar atıldı.. mesafeler koyuldu.. yani insanlar başarıyla püskürtüldü.. görev tamam arkadaş. ben bunun bir ay ekmeğini yerim rahat.. hatta bir aydan sonra da sürdürürüm..
...
gelelim gözlemlere...
ilk başta vebalıymışım gibi tepkiler aldım.. mesafe bayaa açıktı.. ama sonra sonra gülerken şaka yaparken "ayh sen de.." dercesine koluma dokunmalar sırtıma el koymalar falan gibisinden ufak tefek temaslar yaşanmaya başladı.. bu anlarda konuyu bir şekilde tekrar mantara getirdim... yine mesafeler açıldı..
yani bugünden çıkardığım sonuç: insanoğlu gerçekten temasa ihtiyaç duyuyor.. isterse alışkanlıktan isterse başka sebeple ama her türlü temasa ihtiyaç söz konusu.. ama zamanla temassızlığa alışacaklar.. en azından benimle.. alıştırcam çevremdeki insanları kararlıyım..
not: grupta erkek yoktu... aklına başka sebepler gelmesin yani ;)
si yuu