4 Mayıs 2012 Cuma

içerisine düştüğüm bilinmezlikler silsilesi vol. 1

sevgili blog,

naber nasılsın?

ben de iyiyim sağol.. gibisinden salakça bir girişle, beni okumaman gerektiğinin sinyallerini vermiş olarak bugünkü yazıma başlamak istiyorum izninle..

evet.. ne diyordum en son.. valla bayadır şu allah'ın cezası olan dizi suskunlar'dan başka pek bir halt dediğim yok sanırım.. yine ondan bahsedeyim en iyisi..

dün de açtım böyle izleyeceğim diye.. yatağıma kuruldum öyle bakıyorum giriş müziği falan filan.. giriş müziğinden önce de bir şeyler falan.. neyse ondan sonra bir sahne geldi ve ben aniden televizyonu kapattım..

evet yaptım bunu..

o 4 küçük salak veletten ikisinin salaklıklarının dahil olduğu sahnelere bir şekilde dayanmayı başardım, yok ayakkabı muhabbeti, yok sırtta taşımalar, yok bilal'in içinde aslında hep bir dark side vardı temalı ayakkabı hırsızlığı falan filan.. dur ya dedim kendi kendime.. hemen sinir yapma.. sen de çok fena salak sinirli bi insansın dedim.. kendimi kınadım..

sonra gıy gıy başlama müziği falan.. onu da mute yapıp savuşturdum.. ama ondan sonra bu ecevit'in babasının karışısına geçip de neden lan neden diye zırladıktan sonra yine bir şekilde salak saçma bir muhabbetin dönmesi ve akabinde işte bana televizyonu kapattıran ibretlik sahne geldi..

o neydi biliyor musun.. diziyi izlemiyorsan nereden bileceksin.. izliyorsan sana da yuh.. nasıl izliyorsun şu diziyi hala anlamıyorum.. bak ben kendimi kurtardım.. darısı senin başına.. böyle bi anda televizyonu kapatıveriyorsun.. aynı sigarayı bırakmak gibi..

gerçi 2-3 ay falan içmiştim ben o yüzden sanırım kolay olmuştu bırakmak.. bırakmak demeye bile utanıyorum hatta.. o ne lan öyle bi de hava basıyorum sigarayı bıraktım diye.. daha doğru düzgün başlayamamışım bile.. neyse konu bu değil.. aslında bu lan bu.. yani durumlar benzer aslında.. bak bu dizide de daha 9 bölüm geçti.. yapabilirsin inanıyorum ben sana..

neyse evet sahne diyordum sanırım.. sahne.. o sahne.. the sahne..

.............

eco ve belalı babası naim, takoz irfan hakkında konuşmaktadırlar.. eco yine her zamanki gibi asıyor kesiyor, takozu şöyle bitircem, böyle mahvedecem, düz yatırıp tersten falan diye atıp tutuyor böyle babası da dinliyor onu gözlerini koca koca açmış..

sonra eco diyor ki.. onu bu piyasadan silicem.. onun bi olayı var.. onu alıcam elinden beş parasız kalıcak falan..

ve aniden belalı naim "ne o! söyle! bana da söyle!" şeklinde bir atak yapıyor ki sanırım bunun benzeri bir atağı en son sert abilerden yosemite sam yapmıştı.. hatırladığım kadarıyla yani..

ve bu sefer de karşımda belalıgillerden naim vardı..
..

o an ne hissettim tam olarak bilemiyorum.. tek bildiğim bir anda televizyonu kapattığım.. hatta kumandayla kapatmış olmam yetmemiş olacak ki yatağımdan kalkıp üzerindeki tuştan da kapattım.. o derece kapattım yani..

sonra evde amaçsızca bir tur attım.. banyoya gittim aynaya baktım.. çıktım mutfağa gittim.. ekmek yedim biraz..

neden ekmek yedim ki.. aç falan da değildim..

sonra annemle karşılaştım koridorda.. ne yürüyorsun karanlıklarda dedi bana.. evet lan.. ne yürüyordum ben karanlıklarda.. neden ışık açmamıştım.. neden ekmek yemiştim.. daha da önemlisi neden televizyonu bir anda kapatıvermiştim..

birden çok korktum.. "siz neden yürüyorsunuz karanlıklarda anne hanım?" diye sordum sesim titreyerek..

baktı öyle suratıma.. güldü geçti.. cevap vermedi.. neden cevap vermedi.. her dakika sorularıma yenileri ekleniyordu..

ben ise odama gidemiyordum bir türlü.. arka odaya gittim.. çıktım yatak odasına girdim.. çıktım salona gittim ama girmedim.. şöyle bir kafamı uzattım.. tekrardan annemle göz göze geldik.. güldü yine bana ordan.. fatma gül'ü dinliyorlardı.. pardon onlar izliyorlardı.. ben dinliyordum.. evet bir süre için orda durup dizinin sesine kulak verdim.. düğün gibi birşey vardı sanırım.. kim evleniyor acaba diye düşündüm..

kesin fatmagül'dür dedim.. bir süredir uzun siyah saçlı çocukla münasebettelerdi.. annem bahsetmişti.. kesin onların düğünü bu dedim.. merak ettim ama sormadım.. birşeyler okudum onun yerine... hala şaşkındım..

sonra çıktım arka odadan.. annemle karşılaştım yine.. ne yapıyorsun dedi bana.. arka odadaydım dedim..

sonra neden arka oda diyoruz biz bu odaya diye düşündüm.. oturma odasına arka oda deriz biz.. oysaki benim odam da arkada.. hatta yatak odası da arkada.. üçü yan yana.. bi tek salon önde.. ve biz neden sadece o odaya arka oda diyorduk.. neden oturma odası demiyorduk.. içerisinde oturacak bir koltuk neyin olmayıp da iki adet yatak olduğundan olabilir miydi? benim odama neden arka oda demiyorduk.. üstelik benim odamda yatağın yanı sıra koltuk da vardı.. neden annemlerin odası yatak odası da benim odam yatak odası değildi.. ben odamda yatmıyor muydum? neden bu ev 3 odaydı.. neden 4 değildi.. 4 odalı olsaydı gerçek bir oturma odamız olabilir miydi?

neden bizim köpeğimiz yoktu?

fenerbahçe neden yenilmişti.. ben neden ekmek yemiştim.. babam böyle pasta yapmayı nerden öğrenmişti.. babam hiç hayatında pasta yapmış mıydı? canım pasta mı istemişti? pasta bulamadığım için mi ekmek yemiştim?.. televizyonu neden kapatmıştım.. yine dönüp dolaşıp en başa gelmiştim.. muamma devam ediyordu..

deprem mi olmuştu yine? hatta az önce de deprem mi oldu? neden emin olamıyorum? köpeğim olsa o anlar mıydı?

neden bu aralar minik minik sallıyor arada? korkmalı mıyım?

tüm bu soruların cevabını bilen var mıdır?

..

maybe so maybe no..

http://www.youtube.com/watch?v=l7-mjtgasNA

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder