vay arkadaş ya..
bugün hava ne kadar da soğudu yine.. zaten neden ısınmıştı ki o?
.....
hayat ne çekilmez bir çile gibi oluyor bazen değil mi.. küçükken annem örgü
örerdi.. o çile midir nedir onları kollarıma takardı, yumak yapardı.. ne bitmez çile ne bitmez ızdırap derdim.. bak kaç yaşıma
geldim hala bitmedi..
çünkü bu hayat bana göre değil. çok yanlış bir zamanda doğmuşum. çok çok ama çok çok çok daha önceden doğmalıydım..
insanların hayatlarında ikincil pekiştireçlerin birincil pekiştireçlerden daha önemli olmadığı zamanlarda..
insanların ihtiyaçlar hiyerarşisi basamaklarının ilklerinde takıldığı zamanlarda..
yani belki çoook çok eskiden..
kendini gerçekleştiremeyen insanların cirit attığı dönemlerde.. ciritin milli spor olduğu dönemlerde..
belki o zaman atıma binip bir ormanda okumla yaban tavuğu falan avlardım. ceylan fazla gelir.. tavuk bulsam iyi.. sonra onu yer, üstüne de uyurdum.. ve hayat mis gibi olurdu.. çünkü ateş falan yakıp mutlu olurdum.. demek ki taş devri dönemlerindeyiz.. hayat karnımı doyurana ve ısınana kadar sorun olurdu.. hem sabun falan olmadığından öyle ay kirlendim ay pislendim falan dertlerim de olmazdı..bir tane mağaram ve iki üç tane alet edavatım olurdu belki ve çok sade ve güzel bir hayat sürerdim..
yada..
kışları donup lanet okurdum hayata.. sonra karşı mağaradaki çocuk diğer mağaradaki kızla diye kıskanırdım belki.. yakacak odun neyin ararken yorulurdum, hem de karşı mağaradaki çocuk diğer mağaradaki kıza yardım ettiği için üzülürdüm bir yandan.. sonra birileri gelip benim topladığım odunlardan isterdi.. kırmamak için verirdim.. bir daha odun toplardım söve söve.. derken gece olunca biraz korkabilirdim mağara tabi orası.. bir de benim mağarada hasta babam olurdu.. onun için ot mot toplamaya çıkardım.. antibiyotikli ot bulamadığımdan ölürdü tabi adam.. aha sarımsak.. birkaç tane sarımsak verirdim ölmeden önce ama anca mağaramızı kokuturdu.. sonra yine ölürdü.. ardından yaz gelirdi.. sıcaktan mağaramdan dışarı çıkamazdım.. her yanımdan terler akarken üzerimdeki neyden yaptığımı bilmediğim kıyafetim sırılsıklam olurdu ve bir daha lanet ederdim hayata.. ve bir bakardım karşı mağaradaki çocuk diğer mağaradaki kızı yelliyor yapraklarla.. vay arkadaş ya derdim.. cık cıkladıktan sonra her sabah olduğu gibi mağaramın önünü süpürüp yaban tavuğu avlamaya ve yanına salata yapmak için birkaç yaban marulu bulmaya giderdim.. yaban tavuğu yakalamak çok zor bir şey olurdu aslında.. bütün gün at üstünde perişan olurdum.. ve kimse de bana bunun için ata binmeme gerek olmadığını söylemezdi.. polo oynar gibi yaban tavuğu peşinde koşup dururdum işte.. sonra ekip biçtiğim alanıma gider marulların böcekler tarafından istila edildiğini görürdüm.. bir kez daha lanet ederdim hayata..
kesin ikinci türlü olurdu.. yok arkadaş ya.. benim hayatım o zaman da sinir ola ola geçerdi sanırım..
..
sorun bakış açsısında aslında.. bu da başka bir yazımın konusu olur.. (böyle diyip diyip yazmıyorun hiç,başka yazı falan olmayacak yani bu konuda.) (belki de olur belli olmaz)
..
insanların hayatlarında ikincil pekiştireçlerin birincil pekiştireçlerden daha önemli olmadığı zamanlarda..
insanların ihtiyaçlar hiyerarşisi basamaklarının ilklerinde takıldığı zamanlarda.. mı?
öncelikle ifade şeklimin doğruluğundan bile emin olmamakla birlikte, eğer anlatmak istediğim şey anladığım şeyle aynıysa ve anladığım şey doğruysa -oha bu mümkün değil- yok öyle bir dünya arkadaş diyebiliriz..
öyle bir zaman yokmuş..
gördüğün gibi daha karnımı doyurmak için her gün bir sürü uğraş vermem gerekirken, zar zor bir yaban tavuğu yakalayabilirken bile daha üst basamaklarda olan sevilme, ait olma ihtiyacımı karşı mağaradaki çocuğu dikizleyerek dışa vuruyorum.. demek ki first things first.. o first thing tavuk değil benim için.. çünkü aç karnına kıskandığım da olmuştur illa ki.. ve gece dağdan kurt inecek mağarayı basacak diye korkacağıma acaba o çocuk şimdi kızın mağarasında olmasın diye endişeler içinde oluyorum.. hani korunma ihtiyacı? çocukla kızın bir arada olmaması kurdun mağaraya inmemesinden daha önemli.. hayır bu durum gerçek olsaydı da aynı şeyi düşünürdüm. hayır korkudan düşünemeyecek durumda falan olmazdım.. hayır diyorum.. kes dedim..
aynı şey pekiştireçler için de geçerli.. gördüğün gibi ben ödül olarak yaban tavuğu yerine başka şeyler tercih edebilecek seviyedeyim.. mağarada da yaşasam durum bu..
mesela biri bana ödül olarak bir haftalık tavuk vereceğine gitsin karşı mağaradaki çocuğu ayarlasın daha iyi.. hatta üstüne ben yakaladığım bütün yaban tavuklarını verirdim bile.. iki gün üç gece aç yatardım.. ama üçüncü gün artık ayı yoginin iki tepe ötedeki mağarasından binbir zorlukla aşırdığım baldan yemek suretiyle karnımı doyururdum..
ne yapayım öleyim mi?
..
buradan çeldirdiğim her türlü konu için ilgililerden yani sadece senden özür dilerim.. gün gelecek belki de "ulan ben şu bloğu okurken amma çok vakit kaybettim" diyeceksin.. pişman olacaksın.. dövüneceksin.. ama bil ki bu bloğu okumasaydın da yerine çok faydalı acayip işler falan yapmayacaktın.. o yüzden saçmalamanın alemi yok..
böyle yaparsan bir sana bir de "günde 8 saat uyuyarak hayatımızın üçte birini uyuyarak geçiriyoruz" diyenlere uyuz olurum.. şu anlık sadece onlara uyuz oluyorum..
..
ben bi film izleyeyim.. sonra da 10 saat kadar uyuyayım.. hehe
seyo ma friend
29 Aralık 2012 Cumartesi
20 Aralık 2012 Perşembe
liseli değilim lan ben!
vay arkadaş ya..
şu "ben seni liseye gidiyorsun sandım" laflarından ne zaman kurtulucam bakalım.. 50 yaşına da gelsem liseye gidiyorum sanacaklar heralde..
bugün de otobüste bir teyze incici çıktı, kızdırdı beni liselisin diye.. teyzenin de olayı anlamadım.. komik kadındı ya.. nereye gidiyor bu üniversiteye mi dedi.. evet dedim.. yanlış binmeyelim de keh keh dedi.. keh keh dedim.. arkadaşımla mesajlaşıyordum, bedavaların mı var?diye sordu bu sefer.. hö diye kaldım.. bedava mesajların mı var diye sordu tekrardan.. ne desem bilemedim.. bir şeyler geveledim..
neee eşinle mi mesajlaşıyorsun diye sordu bu sefer de hayretler içinde.. yok yau dedim ne eşi.. arkadaşım dedim.. ha ben de şaşırdım, eşim anladım da, kaç yaşındasın sen dedi.. 28 dedim.. neeeey diye yine bi ünlemli şaşırdı.. 2. üniversitem ama dedim.. yahu ben seni liseye gidiyorsun sandım dedi sonra.. hıı dedim..
benim oğlum da bilecikte okuyor 2. sınıf dedi.. hıı dedim yine.. sonra yağmur da çok fena hızlandı dedi.. öyle oldu dedim.. bak yan camlarda yok hiç, ön cama geliyor hep dedi.. baktım öyle ön taraf kuzey mi batı mı anlamaya çalıştım.. tepede cuşin yıldızını aradım yönümü tayin edebilmek için.. ama camlar buğuluydu bir şey göremedim.. şemsiyen var mı dedi.. yok dedim.. benim de yok bunu sarıncam kih kih dedi şalını göstererek.. kih kih dedim şalına bakarak..
bu da böyle ne idü belirsiz bir muhabbet olmuş oldu..
bütün bunları sana niye anlattım? bunun iki cevabı var..
1. ben sana her zaman böyle saçma sapan şeyler anlatırım ki zaten..
2. teyze bana şemsiyen var mı diye sorarken kolumu tuttu.. böyle sevecen bir tavırla.. o sırada çok acayip bir şey oldu bana.. sanki bütüüün vücudumda dalga dalga bir şeyler yayıldı.. oracıkta uyuyuvericektim.. bunu demek için anlattım..
bu teyze, nasıl anlatsam çok şen şakraktı.. konuşmanın dahası da vardı tabi de özet geçtim sana.. (gerçi liseli muhabbetine girince canım sıkıldı, küstüm kısa kestim sonrasını) yani bu teyze yol boyunca sürekli neşeli neşeli ondan bundan konuştu.. gülücükler saçıp durdu.. kısacası çılgınlar gibi pozitif enerji yayıyordu..
sanırım koluma dokunduğunda da o yüzden garip bir şekilde iyi hissettim.. hastanede indiler 3 kişi.. inerken bana iyi akşamlar dedi.. yine bi güldü bi sevimlilik bi şey yaptı giderayak.. ben de iyyakşamlar dedim hafif bir üzüntüyle.. üzüntü duydum resmen yanımdan kalktı gidiyor diye..
yani demek istediğim; bazı insanlar ne garip lan..
böyle insanlar lazım belki de hayatlarımızda.. insana dokununca masaj yapılmış hissi veren hehe..
..
bir de harbiden liseli gibiyim ya.. üzerime gri bi üniforma geçirip bi tane lisenin bahçesine gidip otursam kimse garipsemez.. o lise bağrına basar hatta beni..
gerçi son yıllarda liseli zanneden pek kalmadı.. bir iki tane kendini bilmez çıkıyor işte arada.. onun dışında artık üniversiteli zannediliyorum sıkça..
sınıf atladım teyzenin haberi yok..
ohooo..
bu arada hedefim 50 yaşıma geldiğimde 30 göstermek..
..
günün anlam ve önemini belirten bir şarkı da buldum senin için..
lisenin zilleri çalıyor işte - bu zilleri kim hababam sınıfı şarkısı yaptıysa allah belas.. neyse..
yine okula geç kaldın liselim - yok abi ben liseyi bitireli çok oldu
elinde ne kitap var ne defterin var - abi bitti lise.. bitti gitti..
aklımı başımdan aldın liselim - o_O
beni mi beklersin köşe başında - abi ne diyorsun sen ya durak burası..
güler mi gül yüzün görsen karşında - haydaa.. çattık.. hehe..
ne düşler kurarsın şu genç yaşında - i have a dream!
yine hayallere daldın liselim - abi ben liseli değilim diyorum..
liselim liselim canım liselim - ya abi ne diyorsun sabah sabah gözünü seveyim bi kendine gel ya
aklımı başımdan aldın liselim - hooof kamera şakası mı lan bu? abi çekil şöyle..
lisenin zilleri çalıyor işte - evet abi okula geç kaldım..
sense duraklarda kaldın liselim - abi otobüs bekliyorum gelsin gitçem okula
gözlerin çapkınca bakıyor yine - sen kendi gözlerine bak lan..
aklımı başımdan aldın liselim. - polis yok mu burda polis..
not: amacım şarkıyla dalga geçmek değil..
not2: amacım ne bilmiyorum her zamanki gibi..
şu "ben seni liseye gidiyorsun sandım" laflarından ne zaman kurtulucam bakalım.. 50 yaşına da gelsem liseye gidiyorum sanacaklar heralde..
bugün de otobüste bir teyze incici çıktı, kızdırdı beni liselisin diye.. teyzenin de olayı anlamadım.. komik kadındı ya.. nereye gidiyor bu üniversiteye mi dedi.. evet dedim.. yanlış binmeyelim de keh keh dedi.. keh keh dedim.. arkadaşımla mesajlaşıyordum, bedavaların mı var?diye sordu bu sefer.. hö diye kaldım.. bedava mesajların mı var diye sordu tekrardan.. ne desem bilemedim.. bir şeyler geveledim..
neee eşinle mi mesajlaşıyorsun diye sordu bu sefer de hayretler içinde.. yok yau dedim ne eşi.. arkadaşım dedim.. ha ben de şaşırdım, eşim anladım da, kaç yaşındasın sen dedi.. 28 dedim.. neeeey diye yine bi ünlemli şaşırdı.. 2. üniversitem ama dedim.. yahu ben seni liseye gidiyorsun sandım dedi sonra.. hıı dedim..
benim oğlum da bilecikte okuyor 2. sınıf dedi.. hıı dedim yine.. sonra yağmur da çok fena hızlandı dedi.. öyle oldu dedim.. bak yan camlarda yok hiç, ön cama geliyor hep dedi.. baktım öyle ön taraf kuzey mi batı mı anlamaya çalıştım.. tepede cuşin yıldızını aradım yönümü tayin edebilmek için.. ama camlar buğuluydu bir şey göremedim.. şemsiyen var mı dedi.. yok dedim.. benim de yok bunu sarıncam kih kih dedi şalını göstererek.. kih kih dedim şalına bakarak..
bu da böyle ne idü belirsiz bir muhabbet olmuş oldu..
bütün bunları sana niye anlattım? bunun iki cevabı var..
1. ben sana her zaman böyle saçma sapan şeyler anlatırım ki zaten..
2. teyze bana şemsiyen var mı diye sorarken kolumu tuttu.. böyle sevecen bir tavırla.. o sırada çok acayip bir şey oldu bana.. sanki bütüüün vücudumda dalga dalga bir şeyler yayıldı.. oracıkta uyuyuvericektim.. bunu demek için anlattım..
bu teyze, nasıl anlatsam çok şen şakraktı.. konuşmanın dahası da vardı tabi de özet geçtim sana.. (gerçi liseli muhabbetine girince canım sıkıldı, küstüm kısa kestim sonrasını) yani bu teyze yol boyunca sürekli neşeli neşeli ondan bundan konuştu.. gülücükler saçıp durdu.. kısacası çılgınlar gibi pozitif enerji yayıyordu..
sanırım koluma dokunduğunda da o yüzden garip bir şekilde iyi hissettim.. hastanede indiler 3 kişi.. inerken bana iyi akşamlar dedi.. yine bi güldü bi sevimlilik bi şey yaptı giderayak.. ben de iyyakşamlar dedim hafif bir üzüntüyle.. üzüntü duydum resmen yanımdan kalktı gidiyor diye..
yani demek istediğim; bazı insanlar ne garip lan..
böyle insanlar lazım belki de hayatlarımızda.. insana dokununca masaj yapılmış hissi veren hehe..
..
bir de harbiden liseli gibiyim ya.. üzerime gri bi üniforma geçirip bi tane lisenin bahçesine gidip otursam kimse garipsemez.. o lise bağrına basar hatta beni..
gerçi son yıllarda liseli zanneden pek kalmadı.. bir iki tane kendini bilmez çıkıyor işte arada.. onun dışında artık üniversiteli zannediliyorum sıkça..
sınıf atladım teyzenin haberi yok..
ohooo..
bu arada hedefim 50 yaşıma geldiğimde 30 göstermek..
..
günün anlam ve önemini belirten bir şarkı da buldum senin için..
lisenin zilleri çalıyor işte - bu zilleri kim hababam sınıfı şarkısı yaptıysa allah belas.. neyse..
yine okula geç kaldın liselim - yok abi ben liseyi bitireli çok oldu
elinde ne kitap var ne defterin var - abi bitti lise.. bitti gitti..
aklımı başımdan aldın liselim - o_O
beni mi beklersin köşe başında - abi ne diyorsun sen ya durak burası..
güler mi gül yüzün görsen karşında - haydaa.. çattık.. hehe..
ne düşler kurarsın şu genç yaşında - i have a dream!
yine hayallere daldın liselim - abi ben liseli değilim diyorum..
liselim liselim canım liselim - ya abi ne diyorsun sabah sabah gözünü seveyim bi kendine gel ya
aklımı başımdan aldın liselim - hooof kamera şakası mı lan bu? abi çekil şöyle..
lisenin zilleri çalıyor işte - evet abi okula geç kaldım..
sense duraklarda kaldın liselim - abi otobüs bekliyorum gelsin gitçem okula
gözlerin çapkınca bakıyor yine - sen kendi gözlerine bak lan..
aklımı başımdan aldın liselim. - polis yok mu burda polis..
not: amacım şarkıyla dalga geçmek değil..
not2: amacım ne bilmiyorum her zamanki gibi..
14 Aralık 2012 Cuma
ne dedin sen!
sana bir şey itiraf edicem.. benim de gözlüklerim var.. ama bazen takıyorum.. arada bir şey okurken falan.. çok küçük numaralı..
ama asıl itiraf....... kemik çerçeveli olmasıydıııııııııııııııııaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaağğğğğğğğ!!!!
heheheh
tabi benimkiler hiç entel gözlüğü gibi değil.. valla bak.. alelade.. hatta çok çirkinler.. komikler.. takınca çok komik oluyorum.. hatta gri falan.. hiç aakası yok yani.. valla bak.. yemin ederim lan..
..
bu arada bir arkadaşım beni bir keresinde entellikle suçlamıştı.. beni..
yani durup dururken, ortada hiç bir neden yokken, tamamen alakasız bir şey hakkında konuşurken bana ne dese beğenirsin?
"sen hani entelsin ya biraz.. "
sen!
hani!
entelsin!
ya!
biraz!
hadsiz insan..
ama asıl itiraf....... kemik çerçeveli olmasıydıııııııııııııııııaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaağğğğğğğğ!!!!
heheheh
tabi benimkiler hiç entel gözlüğü gibi değil.. valla bak.. alelade.. hatta çok çirkinler.. komikler.. takınca çok komik oluyorum.. hatta gri falan.. hiç aakası yok yani.. valla bak.. yemin ederim lan..
..
bu arada bir arkadaşım beni bir keresinde entellikle suçlamıştı.. beni..
yani durup dururken, ortada hiç bir neden yokken, tamamen alakasız bir şey hakkında konuşurken bana ne dese beğenirsin?
"sen hani entelsin ya biraz.. "
sen!
hani!
entelsin!
ya!
biraz!
hadsiz insan..
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)