gerçekten benim...
ve sana bir şey itiraf etmek istiyorum...
yıllar yıllar önceydi... o zamanlar sadece kırmızı başlıklı bir pelerin giyen ergen irisi bir kızdım. ninem bana hep "kızım başka kıyafetler de giy" derdi ama ben ısrarla hep o kırmızı başlıklı pelerini giyerdim.
o gün de bu pelerinimi sırtıma geçirmiş nineme gidiyorum... kolumda da bir sepet... içi kurabiye dolu. ninemin sevdiklerinden.. velhasıl ormanın derinliklerine doğru ilerlerken karşıma birden bir kurt çıkmasın mı? bana dedi ki "ne ayak?"
sakince cevap vereyim şuna da siktirsin gitsin dedim.."ninemi ziyarete gidiyorum." fakat kafasını sepete doğru eğip "aç da bi bakalım ne götürüyormuşsun ona," demez mi.. kaşım gözüm oynadı yeminle.. ama yine de sinirimi korumaya çalışarak "sana ne ulan pis hayvan?" diye sordum ben de... sonra bu biraz sinirlendi gibi oldu."bana bak eşek sıpası kime pis diyorsun sen?" dedi.. ona hak ettiği cinsten ters bi cevap daha verip iyice laf dalaşını girecektim ama kurabiyeler soğuyordu ve nineme yetiştirecektim onları sıcak sıcak yesin diye..
la havle çekip geçip gidecekken kurt bu sefer burnunu iyice sepetime doğru yaklaştırdı. snıf snıf koklamaya kalktı sepeti.. yüzünde de pis bi bakış... tepem iyice attı ittiriverdim bunu.. "çekil şöyle yol ver de geçelim" dedim... hafif bi omuz temasıyla arkasına geçiverdim..
birbirimize tehditkar bakışlar fırlattıktan sonra yanından uzaklaştım... ama bir kere kafam takılmıştı bu kurt denen itolite... beğenmemiştim o bakışlarını...
neyse sonra ninemin evine doğru yollandım... yoluma çıkan otu bitkiyi çakımla kese kese ilerliyordum ki ardımda bi çıtırtı duydum... kulaklarım övünmek gibi olmasın çok iyi duyardı.. sonra yavaş yavaş yürümeye devam ederken çaktırmadan arkama bi baktım itoğlusu beni takip ediyor.. o zaman emin oldum bu kurtun niyeti iyi değil..
neyse fark etmemiş gibi ilerledim ben.. ninemin evine vardım.. baktım evin 15 metre ilersinde ortağım avcı abi bekliyor anlaştığımız gibi... ayıptır söylemesi gözlerim de çok iyi görürdü...
normalde ninemle görüşmem bittikten sonra avcı abiyi çağıracaktım ama bu kurtun işime maydanoz olacağını hissettiğim için işaret verdim.. ortağım anladı bi sorun olduğunu... yanıma doğru hareketlendi.. ben de ninemin evin kapıyı çalar gibi yaptım.. tam o sırada bu koduğumun kurdu gelip önüme dikildi.. elimdeki sepeti doğru bi hamle yapmıştı ki ortağım bunu arkasından kıskıvrak yakaladı.. "götür şunu hallet bi yerde, ninem görmesin.." dedim.. tam ortağım kurdu evin arkasında doğru sürüyordu ki o sırada ninem gürültüyü duymuş herhal kapıyı açtı.. neyse ki son anda gözden kayboldular..
tam ninemle hoş geldin beş gittin muhabbeti yapıyorduk ki bu sefer ortağımın çığlığını duydum... kurt pek cengaver çıkmıştı... ortağımın elinden kurtulmuş, geldi kan revan önüme dikiliverdi.. nefes nefese ıslıklı bir sesle "nine.. " diyordu ki çakımı şah damarına saplayıverdim... o sırada ortağım da geldi.. bacağı falan parçalanmış... beceriksiz herif ya bi tane hayvanın hakkından gelememiş... "nine kaç" dedim.. "baksana insana saldırmış... kaç ben hallederim bu iti sen korkma" dedim..
ninem bakakalmıştı.. "ne oluyor böyle.. ne yapıyorsunuz siz... ne yapıyorsunuz!" diye takıldı.. "nine sakin ol" falan diyorum ben de.. yok olcak gibi değil.. şoka girmiş habire ne yapıyorsunuz diyor.. sonra da yerde kan içinde yatan kurdun boynuna atlayıp ağlamaya başlamasın mı.. birden nevrim döndü.. ninemi de çakımla oracıkta kapı ağzında deşiverdim.. boydan boya yardım.. aslında hürmetimden kanını akıtmayacaktım... zehirlediğim kurabiyeleri yedirip yollayacaktım tahtalı köye ama işler ummadığım gibi gitmişti işte..
neyse sonra birden orman korucularının sesini duydum.. gürültüyü duymuşlardı herhal.. biraz panikler gibi oldum ama aniden aklıma bi fikir geldi.. ortağımla hemen güç bela ortamı ayarladık.. kurdu ninemin üstüne koyduk.. ortağım yerde ben yerde... çığlık kıyamet ağlıyorum perişan halde.. anlayacağın rolümüzü oynadık..
böylelikle herkes kurdun nineme saldırdığına inandı.. sonra olay yayıldı... millet kurtlara düşman oldu.. herkes gördüğü yerde haklar oldu bu itleri.. ortağıma da madalya verdiler.. bana da vereceklerdi de kabul etmedim.. takıyla süsle işim olmaz.. ev bana kaldı ya o bana en büyük mutluluk oldu.. yıllardır o kulübede yaşamaktan bıkmıştım.. hemen anamgili de aldım rahmetli olan ninemin dublex villasına yerleştik.. ah ne pinti kadındı o ninem... o kadar evleri arsaları vardı zırnık koklatmıyordu.. biz açlıktan sefil düşerken bu her gün kendine ziyafet çekerdi.. işte ninem böyle iti kopuğu da sever beslerdi de bi bizi görmezdi zaten.. bana bi kere o ite sarıldığı gibi sarılmamıştı bugüne kadar.. muhannet kadındı ya... rahmetli babam anamla evlenmesin diye de çok uğraşmış zaten.. anamı istememiş.. burnundan getirirdi anamın.. hayvan kadar değerimiz yoktu onun için..
işte olay böylece kapandı ama bu olaydan sonra ben çevreden müthiş bir ilgi ve sempati gördüm iyi mi.. insanlar sürekli halimi hatrımı sorar oldu.. yardım talepleri falan.. baktım benim pelerin de moda olmaya başladı.. herkes giysilerini pelerine benzetmeye çalışıyordu.. zaten bu insanlar mal ya.. hemen özentilik hemen taklit..
ama tabi ben bunu fırsata çevirdim.. anamla iş kurduk.. kırmızı pelerin dikip sattık.. sonra modeller arttı falan.. kol ayrıntısı ekledik, başlık modellerini artırdık, değişik kesimler, değişik renkler derken aldık yürüdük... ürünlerimizi arttırdık, işi büyüttük.. karşı dağa da ihraç etmeye başladık.. sonra bir iki dağda daha şube açtık.. iyi para kaldırdık bu işten.
ünüm yayıldıkça yayılıyordu.. hem moda hem edebiyat dünyasının tanınan ismi olmuştum.. insanların hayal gücü de kuvvetli ha.. acayip acayip hikayeler uydurdular bu olayla ilgili.. yok kurt ninemin kılığına girmiş de.. beni kandırmış da.. ha ben de o kadar salaktım.. neyse işte daha neler neler...
velhasıl günler geçti.. aylar geçti.. yıllar geçti..
amma sonra... bir şey oldu.. bu yazıyı yazmamın sebebi de o olaydır..
nineme yaranayım diye kurabiye taşıdığım günlerden kalma alışkanlık olmuştu bende koluma sepet takıp ormanda dolanmak.. 23 yaşıma bastığımda yine böyle ormanda geziniyordum ki karşıma bi çakal sürüsü çıktı.. niyetleri iyi değil.. çevirdiler etrafımı... "ben bugün burda gebercek olabilirim ama sizden de birini yanımda götürürüm" dedim.. bi tanesi geri adım attı.. namımı duymuş herhal.. diğer bi tanesi üstüme atladı... boğuşmaya başladık.. diğeri de saldırınca tam buraya kadarmış diyordum ki birden karanlıktan bir şey atladı ortaya.. bi çakalı boynundan kaptığı gibi savurdu ağaca çarptı... ben de diğerinin boğazını kestim... sonra bi baktım ne göreyim.. kurdun tekiymiş bana yardım eden.. diğer çakalı da birlikte hakladık.. son çakal da kaçtı gitti.. onun zaten dövüşmeye baştan niyeti yoktu..
kurtla başbaşa kaldık.. "tek başına buralarda dolanma" dedi.. "bu ara çakallar senin hakkında iyi düşünmüyor.. ilerki dağın çarşısında satılan çakal derisi post ve ceketleri senin sattırdığını söylüyorlar.." dedi.. "sağol yardımın için." dedim.. "aslında sana yardım etmeyecektim.. ne de olsa kurtlara atılan iftiralardan sen sorumlusun.. ama iyi anıma denk geldin.. hem de bu çakal sürüsüyle şahsi bi meselem var." dedi.. "eyvallah." dedim.. " haydi git nereye gidiyorsan.." dedi.. arkasını döndü gitti..
o gün o kurtla karşılaşmam hayatımı değiştirdi.. kurdun söyledikleri beni çok etkilemişti.. bu zamana kadar hayvan derilerinden eşyalar yapmayı ben neden düşünememiştim ki? çakal, tavşan.. hatta yılan... gözlerimin önünden bir bir derisi yüzülmüş hayvanlar geçti.. kürklü pelerinler, kürklü ceketler, deri çantalar.. neler yapacaktım.. hemen gidip uzak diyarlardan gelmiş o adamı buldum.
işte bugünkü başarımın hikayesi budur.. şu an dünyanın dört bir yanındaki dağlara yayılmış olan markamız bu fikir sayesinde hayat buldu.. kendi halinde küçük bir işletmesi olan adamı tanımak hayatımı değiştirdi.. lakin ortağım başka bir ortak edinmeme çok kızıp onu öldürdü.. ama neyse ki adam ölmeden ben bu işi kapmıştım.. ve işi büyütüp bugünkü haline getirdim...
tabi bir de başarı hikayemin parçası olan kurdun anısına bunları paylaşmak ve ninemin dostu olan kurdu geç de olsa aklamak istedim.. ne de olsa artık hapse atılamayacak kadar yaşlıyım.. hem doktor 3 haftalık ömrümün kaldığını söyledi.. atsanız ne atmasanız ne..
hepinizin ağzına sıçayım geri zekalı insanlar.. iyi zengin ettiniz beni.. hehe
bir bed time storynin daha sonuna geldik..
haydin iyi geceler..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder