22 Haziran 2015 Pazartesi

sen beni benim seni sevdiğim kadar sevmiyorsun..

heralde sevmiyorum ulan..

..

hayatımda bu kadar yanlış bir cümle daha duymamıştım... a hayır bi de şu var: sen beni benim kadar sevmiyorsun... bu cümlede de bi dil bilgisi sıçışı var..

anyway...


şimdi sen de bu cümleyi, ya sana söylendiği için duymuşsundur, ya birine söylemişsindir, ya da birini başka birine söylerken duymuşsundur, ya da bi şizofrenin boşluğa bakarak söylediğini duymuşsundur falan.. her türlü bu cümleyi duymuşsundur...

ben de bu cümleyi duydum.. bana söylenmişti vakti zamanında.. sonra ben de uzuun uzun düşünmüştüm.. o beni ne kadar seviyor? ben onu ne kadar seviyorum? o benim için ne yaptı? ben onun için ne yaptım? bugün ülkem için ne yaptım? falan gibi türlü sorularla kafamı bulandırmıştım bu serzeniş karşısında...

o zamanlar düşünememişim ama şimdi bu laf için verebileceğim iyi bir karşılık var..

-sen beni benim seni sevdiğim kadar sevmiyorsun.
-ben seni senin beni sevdiğin gibi sevmiyorum. seni daha farklı seviyorum. benim sevme tarzım bu arkadaş... nev-i şahsıma münhasır bir şekilde seviyorum seni...

...

bu samimi pazar gecesinde biraz içli konuşacağım hazır ol...

..

beni bilirsin..

ilişkiler neden sıçıyor? sorusuna ara ara cevaplar arar, bu konuda kafa patlatır, sonra da gelir buraya yazarım...

şimdi de aynen bunu yapacağım..

şimdi arkadaş...

bizim millette mi sıkıntı vaar yoksa insanlığın geneli mi böyle bilemiyorum ama en azından yakın çevremdeki insanların (kendim de dahil) ilişkiler konusunda bir çeşit hesaplaşma kafası yaşadığını fark etmiş bulunmaktayım..

bana anlatılan problemlerin genelinde aman efendim ben onun için şunu bunu yaptım karşılığında o naapıyor, o benim için şundan bundan vazgeçti ben hala böyle davranıyorum falan gibisinden bir çeşit hesap yapma, kıyas yapma, denklem kurma, eşitlik kurma, denklik kurma (daha da yazarım) gayreti var..

hepimiz muhasebeci kesilmişiz, devamlı bir giriş çıkış hesabındayız..

benim bildiğim bir şey varsa, o da muhasebeci olmadığımdır.. senin de olmadığını biliyorum.. muhasebeciler düz adamlar oluyor, blog falan okumaz onlar.. ordan biliyorum.. heheh

..

hollandın tipoloji kuramına göre muhasebeciler geleneksel tipler olurmuş .. buradan vardığım sonuç:

muhasebeci olmadığımız halde kendimizi muhasebeci zannetmemizin altında yatan sebep, toplum olarak hepimizin geleneksel muamele görmüş olmasıdır.. allahım ne biçim sonuca vardım yine..

ama di mi ya.. doğu toplumlarındaki bu geleneksel yaklaşım bizi bu hale getirdi.. işte sorunun kaynağı bu.. aşırı geleneksellik...

sonuç olarak vardığım sonuç:

ss

sen sıçmışsın...

..

bu kafadan kurtulmadıkça ilişkilerimizde mutlu olmamızın imkanı yok diye düşünüyorum.. kafadan da kurtulmak kolay değil.. alışmışız.. yani böyle yetiştirilmişiz ne yapalım...

neyse..

bu yazı da böylece bir yere bağlanmadan bitmiş oldu..

...

ya o değil de jon snow öldü.. o kızıl saçlı deli kadın bu ölümü geri çevirebilir mi dersin?

yazık oldu.. iyi adamdı.. saygılı efendi çocuktu.. delikanlı, cesur, görevine bağl aman bana ne ya.. öldü gitti neyse..

aman hiç keyfim yok nedense..

ig, gn..

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder