25 Eylül 2015 Cuma

kurban bayramı özel - film gecesi - life of pi





bu film yıllardır aklımın bir köşesindeydi.. fakat bir türlü açıp da izlememiştim.. sonunda dün gece izledim.. 

açıkçası fragmanını bile görmemiştim.. hatta bu afişi bile görmemiştim.. yani neyle karşılaşacağımı bilmiyordum.. pi falan diyor diye matematikle ya da matematikçinin tekiyle ilgili bir şey falan sanmıştım hatta.. o derece fikrim yoktu.. hatta böyle bi film olduğunu bilsem belki ön yargıyla yaklaşıp izlemezdim bile.. pi mi deyince geldim yani..

ve iyi ki izlemişim.. çok acayip hoşuma gitti..

..

öncelikle filmin görselliğini çok beğendim..


filmin sonunda ise ben olsam hangi hikayeye inanmayı seçerdim diye düşününce ben de ilkini seçerdim dedim.. aslında gerçekçi olanın ikinci hikaye olduğunu biliyorsun.. ve muhtemelen doğrusu budur diyorsun.. ama gerçeklik değil belki de ihtiyacımız olan.. inanmak böyle bir şey işte.. insan kendisini daha iyi hissettirene inanmak istiyor..

ben inanç krizimi de bu şekilde atlatmıştım.. kendimi daha iyi hissedeceğim şekilde düşünmem lazım diyerek.. bu film de tam olarak bunu fark ettiren bir film..

"iki hikaye var.. hangisinin gerçek olduğunu kimse ispatlayamaz.. sen hangisine inanmayı seçiyorsun?" dediğinde işin seçim meselesi olduğu ve yalnızca seçen kişiyi ilgilendirdiği vurgulanmak istenmiş bence..

bence birini bu konu üzerine düşündürmek için çekilebilecek en yaratıcı filmlerden birini çekmişler.. ya da benim bu konuda düşünesim varmış bilemiyorum..

..

ben acaba çok mu yanlış anladım filmi ya da aklım başka yerlere mi gitti diye bir an düşündüm de yok ya.. doğru anladım sanırım..

neyse sonuç olarak keyifli bir filmdi.. bu kadar güzel bir filmi şu zamana kadar benden başka izlemeyen de kalmamıştır heralde.. ben de izlediğime göre artık bu filmin defterini kapatabiliriz..

..

ama başka defter açasım da yok..

çok yorgunum ya..

bütün gün kaygı içinde beklemek kolay değil..

neyse..

son olarak bir şarkı armağan edeyim bari..

 
 
bu şarkı tüm be e e e e diyen koyuncuklara gelsin.. şirin pofuduk şeyler sizi..
 
görüşürüz arkadaş.. richard parker'ı görürüsen selam söyle..

23 Eylül 2015 Çarşamba

kurban bayramı özel - zodyak kanunları

selam..

bugün sana yine burç muhabbeti yapıcam.. seviyorum burç muhabbetlerini biliyorsun..

..

efendim bugünkü konumuz bu zodyak elemanları nasıl yakalanır? nasıl etkisiz hale getirilir?

..

düşündüm de.. ben aslında bugüne kadar hep en kolay avı yakalamışım.. balık ya.. tek yakalamada başarılı olduğum burç balık.. ama diğerlerinin de nasıl yakalandıklarını izleyerek gördüm.. o yüzden sana şimdi bunların yöntemlerini açıklayacağım..

bak hayati bilgiler veriyorum..

...

öncelikle bildiğimden başlayayım..

balıkları yakalama konusunda doğal bir yeteneğim var.. orası kesin.. fakat bendeki yeteneğe sahip olmayan insanların balıkları nasıl yakaladıklarına anlatacak olursam... şöyle ki olta atıyorlar. klasik balık tutuşu gibi.. yani yem kullanacaksın.. yem dediğim de bu balıklara 'bu ne lan?' diye düşündürecek bir şey olmalı.. valla bak.. mesela hafif bir manyaklık bi dengesizlik sezsinler hemen atlıyorlar.. manyak kız paratoneri gibi zaten hepsi.. ama bu hep meraktan işte.. ben mi? ben elimle yakalıyorum ya.. yem falan yok.. öyle elimi suya sokup.. lap diye..

lan.. dur ya..

yoksa ben de mi manyağım?

yok ya.. değilim. daha neler..

bi de kendimi söyleyeyim..

akrep.. akrebin  dök üstüne suyu kaçamasın.. gerçekten bak akrep görürsen yerde falan uğraşma hiç.. panik de yapma.. dök suyu yere, yerde kaya kaya kalıyor öyle salak gibi.. üstüne bir şey kapatır yakalarsın sonra.. hehehe... işin sırrı tuzak yani.. tuzak kurcan bunlara.. kirli oynayacaksın..

yengeç desen salla ağı gelsin.. bunların resmen oturup beklicen karşılarında.. geliyorlar yani.. yakalayınca da yengeç burger yapar yersin artık sünger bob'un  yüzü suyu hürmetine..

boğa desen matador gibi olcan.. yakalamaya gerek yok sinir et dur daha iyi.. bir yerden sonra niye sana geldiğini bile bilmeyecek otomatiğe bağlayacak.. sinir etçen onları.. asaplarını bozcan devamlı.. kesin bilgi..

koç desen onlar doğuştan kurbanlık..  kaderleri bu.. boynuzundan çeke çeke getirirsin.. o da kaderine razı zaten.. hele kurban bayramıysa zaten allah'ın emri biliyorsun.. o da biliyor rahat ol..

başağı da tutçan koparcan işte.. öyle çekip  bırakma ama.. tut kopar.. bunlar emir kipinden anlıyor.. sen zaten benim için yetiştin bu toprakta muamelesi yap.. gıkını çıkaramaz.. hem sahiplen hem küçümse.. ama senin temel besin kaynağın olduğunu da hissettir.. herkes belki et sever ama ben ekmek de.. ekmeği tuza da banarım hatta diye edebiyat parçala.. seni anca ben yerim mesajı vermeyi ihmal etmiyorsun unutma. herkes ekmek yemez de.. millet zayıflama derdinde de..

yay desen yanına bi penayla bi mızrapla yaklaş zaten hemen tav olur.. valla bak müziğe bi zaafları var.. iyisi mi bi konser bileti al.. eğlence düşkünü bunlar yemin ediyorum.. bi de diyelim ki bi kavga anı oldu bu tiz tiz ötmeye balşadı.. tehditler savuruyor falan.. yapacağın şey belli.. karşı tehdit.. neyin yayıysa bu yakarım o aleti diyeceksin bunlara.. keman yayı mı? kemanın alttan yakçan çakmağı.. gitar yayı mı? yak çakmağı.. çello mu? önce çelik'in çelloyla çıplak çekinmiş fotoğrafını göster sonra yak çakmağı.. sakın öyle yok akordunu düzelteyim falan diye uğraşma.. senin harcın değil zira.. bunlara doğrudan sopayı göstercen.. aba altından da değil açık açık göstercen sopayı.. bak sinirlendim yazarken kıl oluyorum ben bunlara..

aslanı tepesine zıplayıp yelelerinden tutmak suretiyle yakalayabilirsin.. yalnız düşersen sıçtın.. düşmeyeceksin.. kurulcan tepesine.. bıktırana kadar tepesinde kalman lazım.. sonra da öyle yok yelesini okşayayım kedi edeyim falan deme diğer ortalama altı burç köşelerinde yazdığı gibi.. onlar işi bilmiyorlar.. tutarlı olcaksın arkadaş.. o yeleleri öyle okşayıp sevmek yok.. kontrollü bi şekilde tutçaksın.. yoksa okşamaya başladığın bi anda atıverir seni üstünden görürsün.. bi de yer üstüne.. bu tarz vakalara şahit olmuşluğum var.. sonu çok kanlı oluyor emin ol.. ona göre yani.. aslanı okşamak yok..

kovaya elinde her hangi bir şeyle yaklaş at basketi.. kova doldu mu tamam.. o derece dolmaya meraklı bunlar.. kendini de atsan oluuur, para da atsan oluuur, ıvır zıvır da atsan olur..  yeter ki doldur kovayı.. boşaldığı an niye boşum lan ben diye sağa sola bakınmaya başlarlar.. başka bişey atan yok mu diye etrafı kesmeye başlarlar hemen.. ilgiyi eksik etmeyeceksin bunlardan.. öyle yani.. kovayla uğraşmak zor..

teraziye biniciyle yaklaşacaksın.. önce ayarlarını boz, sonra koy biniciyi.. biniciyi çıkarırsa sıçar.. bütün dengesi bozulur.. aha da muhtaç ettin kendine..  bi de bunlar böyle denge timsaliymiş gibi dolanırlar etrafta.. inanma ya.. rüzgar esse dengeleri bozluyor.. bi kantar değiller yani.. arada kavga et yanlış tartıyorsun diye.. ayarların bozuk de.. moralini boz.. sonra bak gel düzeltçem de.. öyle öyle salak et bunu.. sana muhtaç olsun.. 

..

kaldı ikizler ve oğlak.. diğer bir değişle deli ve it burcu..

bu ikisinde başarısız olduğum için bunlar hakkında yazmayayım bari.. gerçi başta bunları da yakalamıştım ama sonra nasıl olduysa olmadı.. o yüzden kendimi başarısız sayıyorum.. ilginç şekilde bu ikisini yakalayabilenleri de görmedim.. hiç örneği yok resmen.. o yüzden  bu ikisini yazamıyorum arkadaş..


..


burçlarla ilgili üşenmeden bu kadar saçmaladıktan sonra günün asıl anlam ve önemine değinmek istiyorum:


..

yine bayram geldi..

yine bir bayram geldi çattı.. yine cevabını merak etmediğimiz nasılsınız iyi misiniz ler, kaça gidiyordu hangi alanı seçecektiler... bunlara karşılık iyiyiz siz nasılsınızlar, aslında çok zeki ama hiç ders çalışmıyorlar, bilmem kimlerin hali dumanmış evlerine haciz gelmiş yaaaa lar.. bunun üzerine biz de iyiyiz işte yuvarlanıp gidiyoruzlar, biraz daha büyüsün akıllanırlar, ki daha ne kadar büyüyecek eşşek kadar olmuş terörist kılıklı veletler diye iç geçirmeler, anneye bilmem kimler bizim neyimiz oluyordu diye çaktırmadan sormacalar...

ondan sonracığıma..

misafir ziyaretleri bitiminde yeni birinin gelme ihtimalinden dolayı yine kaygılı bekleyişler.. akşama doğru artık kimse gelmez rehavetiyle bir koltuktan diğerine yuvarlanırken aniden çalan zille birlikte panik halinde odaya koşup giyinmeye çalışmacalar.. zili çalanın nadiren kapıdan bayramlaşmak için gelen komşular ya da çocuklar olması durumunda aynı anda gelen sevinç ve durdurulamaz küfretme refleksi.. 'sıçayım' şeklinde..

işte bayram böyle bir şey..

yani daha nasıl anlatabilirim ki sana bayramın ne olduğunu, nasıl yaşandığını.. gerçi sormadın ama neyse.. ben yine de anlatmak istedim..

iyi bayramlar arkadaş..

21 Eylül 2015 Pazartesi

hep aynı dert

geçen gün yanlışlıkla bir parça keşfettim..

 
 
daha önceden dinlediğimi sanmıyorum ama bir yandan da sanki hep de biliyormuşum gibi..
 
bilemedim valla..
 
sözlerinin çevirisine baktım da bir yerden.. doğruysa, yalnızım dostlarım yalnızım yalnız ayarında bir şarkı imiş bu..  ondan mı beğendim acaba?
 
neyse bakalım..
 

20 Eylül 2015 Pazar

yine bir pazar.. yine bir samimiyet..

hey yo

nabersin arkadaş? keyfin nasıl? hayat nasıl?

..

ben şöyle böyle..

seninle görüşmeyeli bir çağı devirip yenisini açmaya, yeni bir akım başlatmaya çalışıyordum.. sonuç olarak insanlarla temas olayını azaltma çabalarım tüm hızıyla yere çakıldı.. akım falan başlatamadım.. herkesle öpüşüyorum yine.. şapur şupur hem de.. öf ya..  sadece içlerinden bir tane arkadaşımın da benim gibi düşündüğünü öğrendim onunla öpüşmüyoruz artık.. lakin bir gün aramıza bir üçüncü katıldığında komik oldu.. üçüncünün bir şeyden haberi yok öpmeye çalışıyor biz kaçıyoruz falan.. ona da açıkladık hoşlanmadı pek kararımızdan.. surat bile astı diyebilirim.. ya ulan.. valla anlamıyorum neyin tartışmasını yapıyoruz biz ya.. mal mıyız lan biz?

o yüzden koyvermeye karar verdim.. herkes sarılıyor herkes öpüyor arkadaş.. gözlerimi kapatıp vazifemi yapayım en iyisi :))

..

ya o değil de nerdeyse bir aydır şu fıs fıs ve kremi hiçbir şey göremediğim bi alana sürüyorum.. çünkü üçüncü günde falan kayboldular lekeler, zaten zor görünüyorlardı hiç görünmez oldular.. karambole sürüyorum öyle.. hayır sırtımın ortasında bir yerde küçücük bir şeydi zaten biri.. yeminle elimi çeviriyorum öyle bodoslama sürüyorum nereye olursa.. nerden bileyim ben nerdeydi..

dr spaceman bir ay kullan dedi diye bırakmadım kullanmayı ama durum bu yani..

neyse..

..

ya benim çok sevdiğim bir arkadaşımla geçen yıl gurur duymadığım bir sebepten aram bozulmuştu.. sonra güya düzelttik arayı da.. sanki hiç düzelmedi gibi.. ve şu an hamile.. doğumuna da bir iki ay bir şey kaldı.. en son 4 ay kadar önce haber vermişti hamile olduğunu, biraz konuşmuştuk.. geyik falan yapmıştık.. sonra ama ben hiç arayıp sormadım.. aslında sık sık aklıma geliyor, arayıp sorasım geliyor ama yapmıyorum..

neden böyleyim ben ya?

biriyle aram bozulunca neden eskisi gibi olamıyor bir türlü? bir hikaye vardı.. bir yerinde kavgalar tartışmalar tahtaya çivi çakmak gibidir, arayı düzeltsen, yani çiviyi çıkartsan bile izi kalır diyordu.. hakikaten öyle.. iz kalıyor..

ve ben işte böyleyim yani. kaplumbağa gibi kabuğuma çekilip kendi kabuğumda yaşıyorum.. ne arıyorum ne soruyorum.. beni arayıp sorduklarında geçiştiriyorum.. çok kötüyüm bu konularda yahu..

aman neyse.. yani senin anlayacağın.. yine canım sıkkın bu samimi pazar gecesinde..

samimi pazar gecelerinin ağzına sıçayım hatta.. 

..

bir arkadaşım var.. kızla tanıştığımızdan beri kilo vermek istediğini söylüyor.. ben de yardımcı olmaya çalışıyorum.. ama ilginç bir şekilde sürekli dediklerimle muhalefet halinde.. bana sürekli söylediği laf: yemesem olur. bok olur afedersin.. benim bildiğim insan kendini aç bırakarak anca kaslarını eritir.. şekilsiz berbat bi vücut olur sonra da..

vücut ilginç bi mekanizma.. 

geçen yıl her gün bir saat gibi yürüyüş yapıyordum, yani nefes nefese kalmıyordum.. sadece yürüyebildiğim kadar yürüyordum.. ve o zamanlar vücudumdaki yağ oranı ciddi oranda azalmıştı.. zaten ince bi insanım ama benim de her insan gibi göbeğimde bi yağ birikmesi olur illa ki.. ama o dönemde karnım dümdüz olmuştu.. bildiğin vücudumda ne kadar fazlalık gibi görünen yağ varsa eriyip gitmişti..

bu yılsa koşu yaptım.. hep nefes nefese kaldım.. zayıflama amacıyla değil ama.. sadece canımı çıkartasım geliyordu.. işte bir süre öyle yaptım yaptım.. küçük göbeğimde kayda değer bir erime olmadığı gibi bacaklarımın güçsüzleştiğini hissettim..

o zaman anladım işte bu vücudun ne bok yediğini.. kendini gebertip oksijensiz bırakınca vücut acil durum moduna geçip kasları parçalıyor.. kısa yoldan hallediyor yani işini.. ve benim gibi fazla et tüketmeyen biriysen bu durumda güçsüzleşiyorsun.. bacaklarım inceldi lan resmen.. ama göbiş duruyor..  o yüzden koşu yapçaksan iyi beslenmen lazım.. bu 1. beslenmeyeceksen de yapmayacaksın bu 2.

neyse yani sonuç olarak kendini gebertmeden, tempolu şekilde orta ayar bi hızda yürürsen yağ yakıyorsun.. kasların da durduğu yerde duruyor.. o yüzden oksijen dengesi önemli sanırım.. bunu aklında tut..

işte o yüzden diyorum vücut ilginç bi mekanizma.. yağları, az buçuk olan biyoloji bilgimden hatırladığım kadarıyla birçok yaşamsal aktivite için önem taşıyorlar diye biliyorum.. o yüzden sanırım vücut onları genelde koruma eğiliminde oluyor.. o yüzden zayıflamak, yani yağ yakarak zayıflamak kolay değil.. bu böyle biline arkadaş.. öyle boş hayaller kurmamak lazım..  zayıflamak istiyorsan uzun uzuuun yavaaaş yavaş uğraşaçaksın.. öyle aç kalayım olur, koşayım geberteyim kendimi olur falan yok yani.. olmaz.. yemeğini yiyeceksin yürüyüşünü de yapacaksın.. yavaş yavaş eriyecekler..

yani sana diyeceğim o ki kadınlar için yapılacak en güzel şey üşenmeden bi saat yürümek bence.. gerçekten öyle ya.. tak müziğini kulağına.. yürü babam yürü.. gerçi ben pek müzik tercih etmiyorum.. doğanın sesini dinlemeyi tercih ediyorum.. kuş cıvıltıları falan.. ne şirinler ya ötüp duruyorlar.. kuş olsam ne güzel olurdu.. bütün gün öterdim.. işim ne lan başka? ötüp durayım öyle.. neyse işte yürüyüş önemli..

..

tabi ben hem kıçımı güzelleştirmek istiyorum hem göğüslerimi dikleştirmek istiyorum hem de zayıflamak istiyorum diyorsan, seni şöyle spor salonuna doğru alalım.. güzel bir beslenme ve hareket planıyla birlikte sana istediğin çılgın vücudu vereceklerdir diye tahmin ediyorum..

fakat benim sana verebileceğim tek öneri bu kadar işte.. yürü..

hadi yürü git şimdi..

görüşürüz arkadaş