yine bayram geldi...
bütün gün oturup şeker çikolata bal kaymak kahve meyve falan filan tükettim oysaki... ama yine de inanaılmaz yorgun hissediyorum kendimi. insanı action man'e çevirecek bu kadar şey yiyip içtikten sonra bu yorgunluk niye peki??
rol yapmaktan arkadaş ya... vallahi de tükendim billahi de tükendim!
her bayramın ritüeli olan akraba ziyaretleri kısmında ciddi anlamda işkence çekiyorum. psikolojik açıdan zorlu bir süreç benim için bu ziyaretler. kasıyorum kendimi, o da gerginlik, yorgunluk falan yaratıyor işte...
...
ya akrabalarım iyi insanlar, bunda şüphe yok. fakat aramızda samimiyet eksikliği, bakış açısı ve ilgi alanı farklılığı var ki bu da konuşacak konu bulamamak sorununu doğuruyor. hadi bulduk diyelim açtılar bir konu... (ben pek açamam) dediğim gibi samimiyet eksiliği de tam burada devreye giriyor. yıllarca kopuk kopuk yaşadığımız ve bayram seyran dışında görüşmediğimiz için kimse kimsenin hayatına dahil olamıyor, kimse kimseyi gerçekten tanımıyor. e bu durumda benim de kendim gibi olmam beklenemez...
işte bu yüzden konuşmalarımız süresince saçma sapan laflar ediyorum. sonra ettiğim laflara şaşırıyorum. ama şaşırsam da devam ediyorum. bi acayip..
....
ya acaba içimden geldiği gibi davransam, kendim gibi davransam nasıl olurdu..?
mesela gülmemin beklendiği ama gülecek birşey bulamadığım yerde gülmeseydim... -ee devam et komik birşey yok ne gülüyon- bakışı atsaydım sadece...
yada ilgilenmediğim bi şeyden bahsettiklerinde ''aaa hadi ya'' demeseydim... öyle bön bön baksaydım... ''eğöö..olabilir, neyse sonra?'' deseydim...
hele hele bilmedikleri konularda yaptıkları yorumlara ''ya.. evet haklısınız.'' yerine ''tebrik ediyorum çok güzel saçmaladınız..'' deseydim..
oha çok kötü olurdu..
iyi ki yapmıyorum lan böyle..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder