sonunda dexter'ın 6. sezonunu da izledim..
vay arkadaş.. neler olmuş neler..
vay arkadaş.. neler olmuş neler..
ya bu miami denen seri katil yuvasında hiç mi sakin bir yıl geçmez arkadaş.. nedir bu miami'nin çektiği..
neyse işte bu zamana kadar izlememiştim.. sabrettim sabrettim, yaz gelip de iyice kıçımdan ter akmaya başladığında izleme vaktimin geldiğini anladım ve izledim.. öyle zevki çıkıyor çünkü..
neyse..
battlestar galactica'dan adama reyizin burdaki gellar haline çok kıl oldum.. ne gıcık bir şey olmuş o öyle ya.. bir de o tiple taş gibi ablaları götürmüş falan.. yuh arkadaş.. yok profmuş da bilmemneymiş de.. karizma da bir yere kadar lan..
galacticada bile karizma sıçıp paçalarından akıtmasına rağmen muhattabı ancak roslin'di ki; eh uygun sayılabilirler.. neyse ya amma şekilciyim ben de.. önemli olan iç güzelliği kızım, dışı güzel olana bir günde, huyu güzel olana bir ömürde doyulur mu doyulmaz mı nasıl diyordu ya annem, böyle bir şeyler diyor işte.. neyse ana fikir belli.. huyu önemli huyu.. annem bunu her dediğinde huşu içerisinde göklere bakarak yavaşça kafamı sallıyorum yukarı aşağı.. ama sonra aradan birkaç gün geçiyor ve yine insanları 10 üzerinden puanlamaya başlıyorum istemsizce.. şaka lan o kadar da değil.. ama hakkaten var bir şekilcilik bende.. var bir yüzeysellik.. var bir ayıplık..
evet neyse.. dizi diyordum.. izledim bitti işte, çok da bir şey yok..
finalde debra dexter'ı gördü falan.. valla hiç etkilenmedim.. ne bir heyecan ne bir şey.. üstelik ben bu sahnenin hayalini kurmuştum kaç zaman.. neden böyle oldu ya.. hevesim kaçtı heralde bekleye bekleye..
..
o değil de bu dexter böyle spontane gelişen durumlar sonucunda birilerini plansız programsız öldürmüyor mu çok geriliyorum.. ödüm kopuyor bir yerlerde bir iz vs bırakacak diye.. burada düşünüyorum; yok güvenlik kameralarını kontrol etti mi, yok efendim naylonları sermedi kan oldu etraf, yok her yerde parmak izi var falan diye darlanıyorum.. sanki ben yakalancam.. iyice harry'ye bağlıyorum burda kod dexter kod! diye..
ulan valla ben de burda dexterlar csi new yorklar bilmemneler falan izleye izleye kafayı yedim iyice..
..
neyse ya 6. sezon da böylelikle bitmiş oldu.. brother sam de ne kadar şirindi öyle.. öldü gitti o da..yazık oldu..
artık 7. sezon debra'nın dexter ile yasak aşkının şeyettirildiği bir sezon olacak belki.. hem belki birlikte kesip biçerler bile belli mi olur.. sıkı ekip olurlar aslında..
..
bak ya yine yan taraftan birilerinin balkonda izlediği televizyondan sesler geliyor buraya kadar defool defol diye.. kim kimi def ediyor anlamadım ama durum ciddi sanırım.. üşenmesem televizyonu açıp bakıcam..
yahu bu insanların balkonda televizyon izlemesi beni çok acayip sinir ediyor.. yani ben balkonda bir şeyler izleyecek olsam kulaklıkla izlerim.. yada çok kısarım sesini ne bileyim.. yada izlemem evime klima alırım.. yada ikisini de yapmam içerde ter içinde yapış yapış izlerim her zaman yaptığım gibi..
anlamıyorum bu insanları yeminne..
bu arada klima konusunda aslında kararsızım.. şu ana kadar girdiğim her klimalı ortamda sıcaklık 10 dereceye falan ayarlanmış olduğundan bu klima olayına bir gıcığım var ama ben o klimayı alıp insan gibi kullanabilirim.. yani belki ben bunu başarabilirim.. ama yüksek ihtimalle başaramam..
çünkü tam emin olamamakla birlikte, mensubu olduğum türk milleti olarak klimayı alınca damarlarımızdaki bir lanetten ötürü insan gibi kullanamıyoruz şu aletleri.. yani her yerde klimaların öldürücü soğuk modunda çalıştırılması heralde başka türlü açıklanamaz... manyak lan millet..
bir önceki hafta sonu istanbula gitmiştim arkadaşımın nikahı için.. yine yolculukta dondum hasta olacaktım neredeyse.. ya, evet biri daha evlendi.. annem her arkadaşım evlendiğinde hemen sen anca başkalarının nikahına git, kendi nikahın olmasın tamam kızım, tanışma kimseyle, şeklinde deliriyor.. valla delirdi ya bir an önce başından atmak istiyor beni.. bense düşünüyorum kara kara ulan ben şu evden gitsem bunların hali nice olur diye.. valla bu işte bir terslik var..
neyse ne diyordum.. aman kim bilir ne diyordum yine.. her seferinde bir şey diyeyim diye başlıyorum yazmaya, on tane alakasız şey diyip çıkıyorum.. yok arkadaş benden yazar mazar olmaz.. orta okuldaki türkçe örtmenim yanılmış.. valla kadıncağız beni de epey gazlamıştı.. niye öyle bir şey yapmıştı ki? o kadar da iyi yazmıyordum yani.. hatta hiç iyi yazmıyorum aslında.. neyse dünyada yazar olabileceğimi düşünen tek kişi de oydu zaten. hehe..
bu arada geçenlerde dünyanın nüfusu 2050'de bilmemkaç milyar olacak şeklinde bir haber dinlemiş annem.. kaç dedi unuttum.. dehşet içinde söyledi bana bunu.. ben de baktım öyle suratına.. baktım baktım baktım.. bana ne dedim.. dünya umrumda değil lan..
bak aklıma yine battlestar geldi.. orada da sanki bir ara böyle bir sorunla karşılaşıyorlardı.. yani gemideki kişi sayısı kaynakların yetebileceğinden fazlaydı falan.. sonra ne yapmışlardı hatırlamıyorum.
sonra yine başka birgün de yine bir buz parçası kopmuş çok büyükmüş falanmış.. bunların telaşı yaşandı bu sefer de.. iki vah vah tüh tüh dedik sonra herkes ne yapıyorsa onu yapmaya devam etti..
..
valla insanlar olarak bu tarz konularda karalar gibiyiz.. çabuk ısınıp çabuk soğuyoruz.. coğrafya da biliyorum bak..denizler gibi olanlarımız da var tabi.. geç ısınıp geç soğuyanlar.. ama illa ki soğuruz yani..
yok nüfus hızla artıyor yok buzullar eriyor yok ozon deliniyor diye birkaç saat bağırındıktan sonra birkaç saate unutuyoruz bunları.. dizi neyin izliyoruz sonra.. yani izleyelim tabi de.. belki de hafiften bu işlerin üzerine biraz eğilmek lazım..
o zaman artık bu tarz konular gündem olduğunda panik halinde kıyamet tellallığı yapanları karşıma alıp, omuzlarından tutup, arkadaş bi sakin lan.. diyerek öncelikle sakinleştirmek istiyorum.. sonra da durumu biraz açıklamak istiyorum kendilerine.. birkaç öneride bulunmak ,birkaç yasak koymak istiyorum.. bunları yaparken ise hep omuzlarından tutmak istiyorum ki durum ciddi gözüksün..
işte tüm insanlara naçizane önerilerim ve yasaklarım:
1) bundan sonra dünyanın kaynakları yetsin diye çocuk yapmayıp -oha- tamam en fazla 1 tane yapıp, nüfus artış hızına karşı duruş sergileyeceksin.. yaptığın çocuğu da adam gibi yetiştir, odasından çıkarken ışıkları falan kapatsın hayvanlık etmesin..
2) gereksiz elektrik harcamayacaksın ama su harcarsan kızmam çünkü ben de okb liyim anlıyorum seni, ama çevreyi kirletmeyeceksin, geri dönüşüm yapılabilecekleri ayrı atıp, ozon dostu ürünler kullanacaksın, bak ne kadar beyazım, ozon delinsin de öleyim mi la?
3) petrokimya ürünlerini tercih etmeyebiliyorsan etme fakat poşet kullanma diye zorlamayacağım seni.. biz öyle amerikalılar gibi kese kağıdı kullanamıyoruz haklısın.. poşet kullanmaya devam et.. hem ben de kullanıyorum zaten ben yapıyorsam sorun yok biliyorsun.. ama karıncaları ezmeyeceksin.. karıncalar önemli.. severim ben onları..
öneri ve çoğunlukla yasaklarımı bildirdikten sonra da elinden tutup bir karınca yolunun üzerine doğru yürütüp test etmek istiyorum bakalım ezecek mi ezmeyecek mi diye.. bakalım yerlere dikkatli bakıyor mu artık diye.. yere bakmadan yürüyen özgüvenli bir kişi ise hemen birkaç onur kırıcı laf edip kafasını aşağıya eğdirtmek istiyorum.. hep bu özgüvenliler öldürüyor bu karıncaları.. siz de benim gibi yere bakarak yürüsenize lan..
tabi dünya umrunda değilse, bütün bunları boşverebilirsin.. hatta dünya umrunda olmamaktan öte bir durumdaysa, travis moda geçip dünyanın ağzına sıçayım diyerek, dünyanın ağzının tam olarak nerede olduğunu bulduktan sonra donunu indirip sıçabilirsin..
benim çok da umrumda değil aslında.. ben de aşırı dikkat edemesem de ediyorum işte edebildiğim kadar.. ama emin ol dünyada bundan sonra yaşayacak insanları, yeni nesilleri falan düşündüğümden değil.. yeni neslin ağzına sıçayım hatta.. azıcık dikkatli davranıyorsam o da dünyayı madde olarak sevdiğimden.. yazık lan bu dünyaya.. yeşil falan çiçekler rengarenk ne güzel be.. karıncalar da çok şirin zaten.. balkondan ekmek kırıntıları atıyorum çimenlerin üstüne.. yuvalarına yuvalarına yağdırıyorum buralara kadar zahmet etmesinler diye..
bana şükrediyorlar mı acaba.. oha.. tanrıya şirk falan koştum galiba kendimi.. yok yahu.. koşmamışımdır.. şirk de ne acayip bir kelime..neyse bu karıncalar bana minnet duyuyorlar mı bakalım.. tabi nasıl duyacaklar tanımıyorlar bile beni.. acaba içlerinden bir tanesini alıp, ona kendimi tanıtıp beni diğerlerine anlatmasını istesem nasıl olur.. yani mesela şöyle bir tanesini alıp parmağımda tutsam, dik dik baksam falan.. bir ona bakarım bir diğer parmağımdaki ekmek kırıntısına.. anlar heralde ne demek istediğimi.. sonra onu geri diğer karıncaların arasına bırakırım.. sanırım mesajım iletilmiş olur.. yada artık kafasına göre birşeyler anlatır bilemiyorum..
geçen gün bir tane kesme şeker attım onlara. kıymetimi bilsinler bence.. sayemde bir sürü zahmetten kurtuluyorlar şurda..
sahi gerçekten bunlar neden eve gelmiyorlar hiç artık? acaba bu attığım kırıntılar cidden işe yarıyor mu bak merak ettim şimdi..
keşke bir tanesine sorabilsem..
- arkadaş pardon.. bakar mısın? aa veysel sen miydin yahu tanıyamadım bir an..
- oo aplacım nasılsın ne var ne yok hangi rüzgar attı buraya?
- iyiyim ya eve gidicem de bahçeden geçiyordum işte.. burda yaşıyorum biliyorsun veysel.. neyse ya bir şey sorcam siz neden bizim eve gelmiyorsunuz artık? yiyeceğinizi nereden tedarik ediyorsunuz?
- valla bu aralar çok şükür gökten ekmek yağıyor.. bolluk bereket yılı.. geçen gün bir baktım küp şeker öylece duruyor 1 metre ötemde..
- küp şeker mi?
- he ya bildiğin küp şeker..
- bütün halde mi?
- bütün bütün..
- vay arkadaş..
- biz de şaşırdık.. anlamıyoruz neden bu bolluk ama üzümünü ye bağını sorma demişler.. çok şükür depolarımızı doldurduk.. kışı geçiririz heralde..
- bize gelmiyorsunuz yani..
- yok aplacım biz bu yıl uğramayalım size.. in çık iki kat zahmetli oluyor.. birinci kata belki çıkarız..
- iyi madem veysel kardeş.. ben kapıları kapatıyorum o zaman malum sıcak.. klima alıcaz artık açmıcaz kapıyı bacayı..
- deme yav.. .. eöö ... hiç açmıcak mısınız?
- yok açmıcaz kardeş.. hadi..
- .. yani.. arada açın ama ya.. açmadan yaşanır mı yani şimdi..
- tabi canım ille açarız arada.. ama çok açmayız yani.. ..
- öh pöh.. gıcık tuttu gıcık.. ööhhö su var mı buralarda yav höööh.
- dur dur getireyim şurdan..
..
- alo.. kamil lan hemen ekibi topla baskın yapıyoruz 2 ye
- abi depolar dolu.. ne baskını?
- olum kapılar kapanıyor.. işi sağlama alalım da..
- abi nasıl kapanıyor ya?
- vaktim yok kamil sonra açıklarım topla ekibi gel hemen sarın etrafı.. bak klima takılırsa kapıyı açsalar bile biteriz.. gebericez olum soğuktan donup kalıcaz burda.. bunlar manyak insan gibi çalıştırmıyorlar şu aletleri.. çabuk da gelin hemen..
- tamam veysel abi sakin ol bak karadenizliye bağlıyorsun yine..
- geliyo kapa la kapa..
- kim geliyo ab
- dıt dıt dıt dııt
..
- buyur veysel kardeş.. fıskiyenin ucunda damla kalmış aldım getirdim senin için yaprağın üstünde..
- sağolasın aplacım su veren ellerin dert görmesin..
- sen de sağol sen de..
- ben burdan eve geçiyorum artık.. vakit de geç oldu.. bizimkiler bekler..
- ha tamam.. nasıl sizinkiler? iyiler inşallah?
- çok şükür.. yaşayıp gidiyoruz..
- iyi hadi selam söyle.. ben de eve gideyim.. iyi oldu rastlaştığımız.. aramızda düşmanlık olsun istemiyorum biliyorsun..
- ama sen de biliyorsun mecbur olmasak girmeyiz..
- biliyorum zaten benim için sorun yok da annemi biliyorsun allah yarattı demiyor dalıyor hepinize.. sonra aramızda husumet falan.. hoş değil.. valla üzülüyorum.. ondan ne siz gelin ne biz sizi öldürelim.. kardeş kardeş geçinelim karınca ırkı ve insan ırkı olarak..
- hay allah.. duygulandım şimdi ya.. söylemeyecektim ama dayanamıyorum.. birazdan sizin eve baskın yapıcaktık.. kapıları kapatıcaz diyince sen son bir vurgun yapalım dedim.. sonra sakata gelmeyelim diye..
- veysel bak ayıp ediyorsun.. ben de söylemeycektim ama söyleyim artık madem, size o ekmek kırıntılarını ben atıyorum ne zamandır..
- yalan diyosun..
- ya ne yalan dicem veysel.. gururunuzu kırmamak için söylemedim.. eve gelip ölün istemiyorum.. sen de kalkmış depolarınızı da doldurduğunuz halde hala daha baskın maskın diyorsun..
- yalan diyosun..
- ya ne yalan dicem veysel.. gururunuzu kırmamak için söylemedim.. eve gelip ölün istemiyorum.. sen de kalkmış depolarınızı da doldurduğunuz halde hala daha baskın maskın diyorsun..
- yani.. gerçekten sen mi attın onca zaman bu ekmekleri??
- ben attım tabii ya.. hatta istersen bir ekmek köşesi atayım hatta bütün ekmek atayım 2-3 kış idare edersiniz..
- yani.. valla ne desem.. sen at tabi ama ben söz vermiyorum.. biliyorsun karıncalık içgüdüsü.. bir yerlere girmek istiyoruz yine de..
- ulan veysel başlatma içgüdüne.. bütün ekmeği atıcam diyorum gelme ulan..
- terbiyeyi bozmayalım aplaaa!
- siktir git lan! sesini yükseltiyor bi de.. terbiyeymiş.. kimsin ulan sen? atmıyorum lan ekmek mekmek de.. klimayı taktırıp kapıları kapatalım da gör ondan sonra sen terbiyeyi..
- apla bak olmuyor şurda kaç senelik hukumuz var..
- sıçtırtma lan hukukuna.. görüyon mu bu yumruğu? ya akıllı ol ya da indiririm tepene.. seni ve sülaleni korumaya çalışıyoruz şurda hala daha anlamıyorsun.. anneme de devamlı sinir krizi geçirtiyorsunuz zaten tezgahın üstünde orada burada bitiverip.. bak savaş istiyorsan alırsın veysel.
- yanlış anladın ap..
- apla apla deyip durma lan yavşak gibi.. düzgün konuş..
- yanlış anladın ap..
- apla apla deyip durma lan yavşak gibi.. düzgün konuş..
- .. öh.. tamam.. şey.. o zaman sen at bütün ekmeği bi daha da gelmiyoruz.. öh.. yalnız önümüzdeki yazları da bi yoklarsan.. sonra şey olmasın..
- tamam hadi tamam.. bekle sen atıyorum ekmeği sonra da gözüm görmesin sizi bi daha bizim evde..
- tamam ablacım.. sağol yine de..
- bak yine de diyor hala.. çarpıcam şimdi ağzını yüzünü kırıcam siiet lan
- tamam abla ya.. köpürdün sen de hemen..
- mala bak.. yürü git..
- gidiyoz abla tamam..
- görmeyim bidaa
- atıyon di mi ekmeği?
- atıyorum lan atıyorum.. hadi..
- eyvallah..
- yürü..
öff valla manyadım iyice ya..
se
yo
yo
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder