19 Mart 2012 Pazartesi

..derken uyuyorum galiba

nerden yedim şu 3 dilim pizzayı bu saatte arkdaş ya..

bugün böyle esti birden.. yeter lan hergün hergün ev yemeği dedim, pizza söyledim.. benim yaşlılar şok şok şok tabi.. bunların dışardan söyledikleri tek şey lahmacun çünkü.. ha bi de döner.. ama bunları da 40 yılda bir söylerler.. dışardan pek yemezler..

eskiden hele yani ben burda değilken dışardan hiç yemezdi bunlar.. ben geldim mertlik bozuldu..

..

bugün şunlara bir pizza yedireyim en iyisi dedim.. vakti geldi.. ilerde kentcuky tavuğu da girecek bu eve.. yaptıklarım yapacaklarımın teminatı..

bana göre fazla sağlıklı yaşamaktan dolayı dökülüyoruz biz.. valla bak.. ben önceden ne bulursam yiyordum istanbul'da.. gerçi bir ara çok sağlıklı bir çizgide de ilerledim tabi ama son yıl resmen abartmıştım.. devamlı fast food yiyordum.. iyice göbek yapmıştım şu küçümen halimle..

ama o zamanlar ne öyle uyuyamıyorum diye zırlardım, ne başım ağrıdı derdim, ne midem yandı, ne oram zırtladı buram pırtladı diye sızlanırdım..

çöp kutusuna dönüştüğüm anlar olmuştu.. saatlerce beklemiş pizzaları yediğim falan.. bugünkü gibi mesela.. ama hiç bişeycik olmazdı..

ne hassaslaşmışım ben yahu.. ne çıtkırıldımlaşmışım.. bizimkilere benzedim işte.. yaşlıya dönüştüm.. iki camı açsam hasta oluyorum artık..


..

neyse işte midem yandı soda moda idare ediyorum.. pizzaları indirip uykuya dalmışım salak gibi.. birşey yiyip uyuyunca midem yanar benim.. tabi bu önceden de böyleydi, hiç değişmedi bu.. gerçi herkesin öyle oluyordur belki bilmiyorum.. bebekler istisna tabi.. onlar yiyip yiyip vurup kafayı yatıyorlar her seferinde şaşıyorum görünce.. bebeği dürtüp uyuma bak, sonra miden yanar, daha yeni yedin kalk kalk kalk falan diyesim geliyor..

..

neyse yani acaba böyle vücudu hunharca kullanmak daha mı iyi oluyor ki.. böyle alıştırmak lazım belki de.. alışsın öyle ikide bir tırı vırı yapmasın.. di mi ya.. olmuyor böyle.. geçen cips yemiştim onda bile arıza çıkarmıştı..
ya ben gerçekten yaşlanıyor muyum yoksa ya..

neyse..

kapatalım bu bahsi rica ederim.. kendime diyorum..

..

ya bu arada kendimi tebrik etmek istediğim bir konu var.. o da artık geceleri uyumayı bir şekilde başarıyor olmam konusu.. öğrenme psikolojisi denen şey bu olsa gerek..

kendimi şartladım klasik müzikle uyumaya.. yani klasik müzik dinlemeye başladığımda takribi 4 yada 5. şarkıda uyumuş oluyorum.. shutterdan 40 dk sonra kapanacak şeklilde ayarlıyorum bilgisayarı ve kapanış anına tanık olmadan uyumuş oluyorum..

bu olay şöyle gelişti tabi..

önceleri gündüzleri uykuya dalmakta geceleri yaşadığım kadar sorun yaşamadığımı farkettim.. tabi gündüzleri de tam olarak uykuya dalamıyordum yani uykum gelse bile anca mayışma kıvamında kalıyordu..

sonra birgün aniden dedim ki.. lan ben neden klasik müzik dinlemiyorum?

tabi ya dedim.. klasik müzik kadar insanı rahatlatan birşeyin olamayacağını hayatımın muhtelif dönemlerinde hararetle savunmuşluğum vardı benim..

yani benim olayım psikolojikse, yani üzerimden atamadığım bir kaygı halim söz konuysuysa gerçekten, klasik müzik antidepresan etkisi gösterecekti.. ki gösterdi de..

..

böyle tarih tutarak, verileri saatlere göre kaydederek falan bir deney yapmadım tabi ama kabaca ne zaman ne aşamalardan geçtim şu şekilde oldu..

yaklaşık bir süre önce klasik müzik dinlemek suretiyle akşamları 1 saat falan yatıp günün yorgunluğunu ve stresini üzerimden atma çalışmalarına giriştim.. sadece gözlerimi dinlendiriyordum, uyumuyordum.. uyuyamıyordum yani.. ama sonra sonra yavaş yavaş dalar gibi olmaya başladım.. dalıp dalıp hemen uyanıyordum aynı gecelerdeki gibi.. sonra sonra 5 -10 dk falan uyuyup uyanmaya başladım.. yani deliksiz bir uyku olamadı en başlarda.. ama ikinci haftada biraz daha iyileşti durum.. 20 dk yada yarım saat falan uyuyup uyanıyordum.. yani uykuya dalıp evdeki bir sese falan uyanıyordum..

bu arada bütün bunlar sürerken geceleri de açıyordum müziği, ama 1 saate de kursam uyuyamıyordum.. bilgisayarı kapanmadan yakalayıp bir daha kuruyordum.. yada kapanırsa yeniden açıyordum.. 2 saat ve üzeri süre müzik dinlemiş oluyordum en başlarda.. ve uykum hafif dalıp anında uyanma şeklinde seyretse de sonra sonra uyumaya başladım gece de.. ama bi uyanıyordum müzik hala çalıyor oluyordu.. tekrar uyuyordum falan.. sonra giderek uyuduğum sürenin miktarı artmaya başladı.. uyuyorum uyanıyorum bilgisayar kapanmış falan.. tekrar açıyorum kalkıp.. yani uyansam bile en azından 1 saate yakın uyuyordum deliksiz..

bir süre bu şekilde uyuduğum süreler artarak devam etti.. geceleri 2-3 defa uyanıyordum.. bi uyanıyordum saat 3, bir uyanıyordum 5.. ama bunlar benim için başarı.. yani deliksiz 2 saat uyumak bile başarıydı..

..

zamanla akşam terapileri de giderek verimlileşti.. bu hafta içerisinde kesintisiz 1 saat uyuduğum hatta annemi tembihlemek zorunda kaldığım anlar oldu beni uyandır 1 saat içinde uyanmamış olursam diye..

alarm kurmaktan özellikle kaçındım.. alarm kurmak demek stres demek çünkü.. özellikle şu aşamada.. çünkü alarm kurunca kesin uyuyacakmışım da alarmla kalkmak zorunda kalacakmışım gibi bir kaygı oluşuyor bu sefer de.. bunda birşey yok gibi gözüküyor ama kesin uyuma kısmı zaten asıl sorun olan.. böyle bi şart olmadığını fakat uyumam halinde kalkmam gerekeceğini düşünmem lazım sadece.. o yüzden alarm bile kurmak istemedim..

zaten akşam dinlenmelerimde bilgisayarı da kurmuyordum kapansın diye.. playlistim de ondan bayaa uzun aslında.. ilk başlarda 2 saat bile öyle uzanıp sadece müzik dinlediğim oluyordu.. sonraları uyumaya başladım yani..

neyse..

böyle böyle derken giderek iyilieşti bu durum.. akşamları bile uyuduğum halde geceleri de erken sayılabilecek vakitlerde uyumaya başladım.. son birkaç gündür geceleri sabah açıyorum gözümü hatta.. bu benim için zafer demek artık..

hala müzik açık giriyorum yatağıma tabi.. hatta 4-5 gün önce sanırım müzik açmayayım demiştim bakalım ne olacak diye 1 saat boyunca uyumadan beklemiştim.. ondan sonra kalkıp açmıştım..

ama bugün akşam üzeri, müzik açık olmadığı halde uyudum bir güzel.. hatta 2.5 saat uyumuşum yuh dedim.. bu arada bu akşamüstleri uyuma işini yatağın içine girmeden yapıyorum.. üzerime hırka gibi birşey örtüyorum.. çok üşümeyecek ama çok da ısınmayacak şekilde yapıyorum yani.. annem de beni bu şekilde görünce bana hep yatağının içine gir, üşürsün diyordu.. bugün yatağın içinde olduğum için sanırım 2.5 saati buldu.. neyse çok da sorun değil.. rahat olmak lazım hem.. uyuduysak uyuduk naabalım..

ama akşam üstleri yatak içinde uyumak istemememin haklı sebepleri var.. yatağın içinde olmanın vereceği konforla saatlerce uyuma tehlikesinden korunmak istiyorum.. gece olması gereken uzun uykuyu akşam üzeri yapmak istemiyorum yani.. ayrıca bunun kesin bir uyku olmadığını düşünüp uykuya dalmayı kolaylaştırmak için böyle yapıyorum..

bunu da bir yerde okumuştum.. bir süre sonra yatak, pijama, yatma hazırlıkları uyuyamamakla bağdaşıyormuş uyku sorunu çekenlerde.. zaten uyku sorununa neden olan hali hazırdaki kaygıdan ayrı olarak başka bir kaygı oluşturuyormuş bu sefer de.. uyuyamama kaygısı oluyormuş yani ek olarak.. pijama giymeden falan üstünüzdeki kıyafetlerle yatın diyordu öneri olarak..

bunu da yaptım.. geceleri pijama giymedim o ilk hafta.. ev kıyafetlerimle yattım öyle.. bir süre sonra sadece alt pijamamı giymeye başladım.. üstüm kaldı.. bir süre sonra belki tümden pijama giyerim ne bileyim.. müziğe ihtiyaç duymayacağım zamanlar da gelir belki.. hehe.. ulan resmen sistemli planlı programlı yaklaşıyorum bu olaya.. ciddi ciddi deney yapıyorum :))

..

yani sonuç olarak.. burda sanırım yaptığım olay şu..

kaygısız bir şekilde uyumayı öğrenirken bunu da müzikle bağdaştırıyorum.. gündüzleri kaygısız uyuyabildiğim için o uyuyabildiğim anları müzik sesi ile birleştirip koşullu öğrenme gibi birşey gerçekleştiriyorum heralde.. müzikle uyumaya şartlanıyorum.. yani gece müziği duyduğumda uyumaya koşullanıyorum.. aman neyse ne işte..

özetleyecek olursak;

geceleri korkuyormuşum lan ben!

hehe:)) yani olay buraya çıkıyor sanki..

yani düşünecek olursak.. sen gündüzleri uyuyabil.. ondan sonra geceleri uyuyama.. ama yok ya.. ilk başlarda gündüzleri de uyuyamıyordum ben.. korkmaktan olsa gündüzleri de uyuyamazdım.. ama sonuçta gündüz uykularımdan gece olduğum kadar rahatsız olarak sıçramadım hiç.. uyansam bile daha sakin uyanıyordum.. gecenin kesin bir olayı var yani bu işte.. kaygı düzeyi gece 2-3 katına çıkıyor belki de.. onun gibi bir şeyler.. neyse boşver..

ama yani bu ne kardeşim ya sürekli kaygılı bir ruh haliyle yaşanır mı.. amma kaygı topu bir insan olmuşum yahu.. kaygının sebebi de çok çeşitli.. yok yok.. insan her bir şeyi kafasında evirip çevirip kendisine korku malzemesi çıkarabilir..

stres yaratacak her şey yani.. kaygılı bir ruh haline sebep oluyormuş.. ben demiyorum psikologlar, psikiyatristler yazmış bi sürü yazı oraya buraya.. arada açıp okumakta fayda var..

ben bunlarla aslında iyi kanka olurum.. potansiyelim var yani.. ama olmasam daha iyi.. mümkünse kendi kendime halletmek istiyorum sorunlarımı..

..

kahve de içmiyorum tabi bu arada..

geçen içmiştim de ne zamandı hatırlamıyorum müzikle bile uyuyamamıştım.. en son saate baktığımda 4buçuğa geliyordu.. ama hangi gündü..

zaman kavramamımı bile yitirdim ben neredeyse.. bu dediğim 3 hafta önce bile çıksa şaşırmam.. bana geçen gün oldu gibi geliyordur.. yani aslında düşündüm de son zamanlarda kahve içtiğimi hatırlayamadım bu sefer de..

ne ne zaman oldu artık unutuyor muyum karıştırıyor muyum bilmiyorum.. yani şu uyku problemim için çok fazla şeye dikkat edip çok fazla şeyi göz önünde bulundurmaya çalışınca bir süre sonra yalan yanlış hatırlıyorum sanırım bazı şeyleri..

yazsaymışım keşke verilerimi ya.. tek tek kaydetseymişim.. grafik falan hazırlasaymışım keşke.. bilimsel çalışma olmuş olurdu hem.. eheh..

..

neyse sonuç olarak kahveyi de içmiyorum haftalardır.. ama onun dışında otla çöple ilaçla da işim olmadı..

müzikle terapi üzerine yoğunlaştım bu sefer de:)

bu da fos çıkmasa bari ya..

yatınca uyumak, sabah uyanmak ne güzel bir duyguymuş ya.. valla ne kadar şükretsem az.. uyku deyip geçmemek lazım.. elzem bir ihtiyaç bu.. psikoloji açısından olduğu kadar fizyoloji açısından da önemli..


böyle işte..

artık uyuyorum galiba..

16 Mart 2012 Cuma

al cansuyu vur halile, sonra ikisiyle birden sermeti döv, sonra üçünü birden at gazanferin önüne kemirsin..

lan bi cips yedim altı üstü, şimdi midem yanıyor..

zaten ferihaları izlerken de ürktüm.. korktum böyle.. bişey oldu.. cansu denen bebek suratlı kızın her çocuğun saykolaşma sürecinde takındığı o korkunç yüz ifadesini görünce bildiğin gerilim filmi izliyormuşçasına gerildim..

bu çocukların suratları beni çok fena geriyor ya.. yani iyi bir germe unsuru çocuklar.. gerilim filmlerinde de bol bol kullanılıyorlar zaten.. hani böyle kötü kötü bakıyorlar bir yandan saykedelik ninni gibi bişey çalıyor arkada.. yani gece falan böyle karşıma çıksa bi tane çocuk kafası hafif yana doğru bükük bir şekilde boş boş baksa bana, bir yandan da ninniyle karışık hediyelik eşya müziği gibi bişey çalsa heralde bayılırım oracıkta.. yada tokat falan atarım öyle bayılırım ne bileyim..

neyse işte feriha deyip geçmemek lazım.. isteyince sağlam bir komediye yada gerilime dönüşebiliyor bu dizinin türü..

bugünkü bölümünde de işte, bir yandan feriyaaa feriyaaa diye zırıldayan zır deli halil, bir yandan cansunun deli deli bakan bebek suratı.. bir yandan delirme müziği.. düşün yani.. ha bir de döne döne çeken kamera.. midem bulandı yeminne..

zaten midem yanıyor bir yandan da kamera dönüyor.. zaten korkmuşum burda altıma yapmak üzereyim.. sen düşün halimi.. hehe:)

bu arada güzel gerilim müziği olmuş ama tebrik ediyorum kim yaptıysa..
..

dün de suskunları izledim yine.. git gide kötüleşiyor sanırım ya..yani ha bire birileri ağlıyor bağırıyor dövünüyor göz yaşı falan.. ne bu lan..

ha bir de sarıyla ıska afili hukuk bürosunu basıp da eveciti çağırın görüşçez diye ortalığı ayağa kaldırdıktan sonra büyük patron (vaauv) gelip de napçanız eceviti kim arıyor ben onun en iyi arkadaşıyım sen kimsin muhabbetlerine girdi ya.. o an düşündüm bu diyalogları orta okul çocuğu falan mı yazıyor diye..

sermet efendi bence sen git kendine yeni arkadaşlar edin.. başka patronlarla tanış kaynaş, ne bileyim kendine uygun birilerini bul.. ha bire ecevit de ecevit..

olmaz böyle..

..

bir de iyiden iyiye acıtasyona bağlamak üzere.. yani tamam kötü olmuş falan da, yok öyle çocuğa sorarken delirmeler, hapishanenin önünde sıyırmalar, ahmet kaya çalmalar etmeler, klip çekmeler falan noluyoruz ya..

valla bu kadar duygusallık fazla benim için..

bir de bence çok fena bir olmayan taraf var bu dizide..

çocuk karakterlerin yaşı çok küçük.. ben olsaydım bu senaryoyu yazan -ki değilim ondan burada saçmalamakla yetiniyorum işte- yaşları daha bir lise, bilemedin orta okula çekerdim.. bunların hepsi ilk okul veledi gibi.. o yaşta böyle acayip aşklar falan.. sonra kuvvetli arkadaşlık, hatta arkadaşlıktan da öte kardeşlik bağları falan.. sanki abartı olmuş..

biz de çocuk olduk yani.. o yaşta ne aşkı lan öyle.. en fazla hoşlaşırsın.. gerzek gerzek şakalar yaparsın falan hoşlandığın kişiye..

yani bunlar taş çatlasa 5. sınıf veledi gibiler.. biz o zamanlar ahmet buhan kitaplarıyla haşır neşirdik anca.. hayır hoşlanma falan olsa bile o yaşta, böyle kuvvetlisinden, yani hadi diyelim oldu bir şekilde.. ama teee 20 yıl sonrasına birşey kalır mı ya.. insanın inanası gelmiyor.. 20 yıl lan..

20 20..

yirmii..

neyse..

ha bir de rahip yerine öğretmen var bi tane bunları kollayan.. işte bunun yalancı şahitlik kısmında da yuh artık dedim ya.. doktoru hemşiresi hademesi bütün hastane yalan söylüyor bi öğretmenin hatrına.. çüş ulan..

hakkaten bu davaya cinayet masası bakmasın organize baksın.. komiser gurur haklı yani mahallecek anarşist lan bunlar..

bu arada gururun, şefi miydi neydi o adamı dövdüğü sahne iyiydi.. yedim yani ben de..

gurur da kemirgen gazanfer mi ne, yoksa o yara bantları yanıltmak için miydi.. ikizi mi lan yoksa..

aman neyse..

sonuç olarak bu bölümde çok fazlaca şeye kıl olduğumu hissettim izlerken..
bıraksam mı ne yapsam izlemeyi..

bir de şimdi izlemeyi bırakırım falan, sonra da benimle birlikte herkes bıraktı gibi gelir bana..

yani nedense bana hep öyle gelir.. bir şeyi izlemeyi bırakırsam herkes benimle birlikte bıraktı artık kimse izlemiyor gibi algılarım.. bir de böyle atıp tutarım, bunu izleyen kaldı mı yeaaa diye..

salak mıyım neyim.. eheh.

..

bir daha cips yersem..

13 Mart 2012 Salı

hayaller kırılabilir de..

ben var ya..

dün öyle bir baş ağrısı çektim ki gece..

geçer sandım ama geçmedi.. gece bastırdı.. ilk defa ağladım başım ağrıyor diye.. midem de bulandı.. kusmak istedim ama kusamadım..

sonra midem bulana bulana birşeyler yedim ilaç içebilmek için..

bir ağrı kesici içtim ve annemin başımı okşamalarından sonra uykuya daldım..

gece 3 defa uyandım..

her uyanışımda hayal kırıklığına uğradım..

başımın ağrısı da geçmişti ama neyin hayal kırıklığıydı o his bilmiyorum..

yada neyin hayaliydi..

bilinçaltım yine ne hayaller kurmuştu kim bilir.. belki gece değil de sabah uyanmayı hayal etmişti, belki yalnız olmayacağını hayal etmişti, belki de "simülasyonumuz bitmiştir, dünya hayatı turumuz bu kadardı" şeklinde uyandırılıp çok başka bir varlık olarak uyanmayı hayal etmişti..

döverim seni..

kırarım o hayallerini..

gece gece trip atma..

bilinçaltı mısın bilinçüstü müsün bilinçdışı mısın nesin..

akıllı ol..

12 Mart 2012 Pazartesi

iş olacağına varırsa bundan böyle bana sormasın

bugün çok fena başım ağrıdı..

sabahın köründe sol şakağımdan bir girdi.. bayaa bi çıkmadı kaldı orda..

sonra çıkar gibi oldu.. ama tam çıkmadı..

ama geçiyor gibi.. yada geçecek gibi..
öyle işte..

..

sonra birşey buldum nette gezerken dedektif ruhumla.. içim sıkıldı.. eskileri hatırladım..

kapanan defterleri..


ıyk dedim..

öyle yani..

..

anladım ki her şey ve herkes çok değişken.. ben dahil.. kendim de her an değişiyorum..

değer yargılarımız da çok değişken..

bakış açılarımız..

bir insan bir iki yıl içerisinde bambaşka bir insan olabilir..

tanıyamazsın..

öyle valla..

..

iş olacağına varır...

...demek suretiyle annemin favori laflarından birini kullanmış olarak bu ne idüğü belirsiz yazıyı noktalarken bir kez daha ne ettiği belli olmayan bir insan olduğumu düşündüm yine aniden..

11 Mart 2012 Pazar

neyse ne..

ooooooooooooof of

bir of çeksem karşıki dağlar yıkılır sanıyordum ama herşey yerli yerinde duruyor.. zaten karşımda dağ yok apartman var.. o da yıkılmadı yani..

zaten yıkılsa kötü olurdu.. aman neyse.. yine saçmalayarak başladım yazıya.. valla ne olacak bu halim bilmiyorum..

..

hangi insan şu pitbull kadar mutludur bunu da bilmiyorum.. hani var ya pitbull.. çemçük ağızlı adam.. herkesle feat yapıyor düet yapıyor.. abim bi kere ondan bahsetmeye çalışırken buldog demişti.. ciddi ciddi demişti yani.. espri olsun diye değil..

hiç gülmemiştim ben de.. madem espri değil ne gülcem lan..

..

bak bu adam nedense çok mutluymuş gibi geliyor bana.. neden öyle geliyor ki.. yani bütün gün parti koko içerisinde olduğu muhtemel olan bu adam, neden bana çok mutluymuş gibi geliyor..

ayrıca bana ne lan..

ben kendi mutsuzluğuma bakarım arkadaş..

ya sahi ben neden mutluyken bile mutsuz hissediyorum kendimi.. yada bazen mutsuz bir anda mutlu hissediyorum.. manyak mıyım ben? bu sorunun cevabını yıllardır veremedim.. bazen öyleymişim bazen değilmişim gibi geliyor..

ama bir sorun var.. o da sanırım benim neden yaşadığımı bilmemem.. evet bu bence bir sorun.. hayatta amaçsız kalmak yada en sonunu düşündüğünde olup olmaması çok büyük fark yaratmayacak amaçlar edinmek hep bu soruyu sorduyor bana.. neden yaşıyorum ben..

bu hayatta iki tip şanslı insan var bence..

1. kendisini herhangi bir dine verebilmiş insanlar..

2. kendisine dine vermemişse bile hayatın anlamı konusunda kasmadan yaşayabilen insanlar..

benim gibi arada kalmışlar genelde mutsuz oluyor zaten.. inancında çatırdamalar olmuş hatta dinden çıkmış sonra geri girmiş, çıkmış girmiş çıkmış girmiş, ortalarda ne yapacağını bilmeden gezinen, birgün inanıp bir gün inanmadan yaşayan tipler mutsuz olmaya çok müsaittir heralde..

neden böyle oluyor anlamıyorum..

mesela böyle bir düğme olsa beynimde, inanıyorken kapatırım, tamam bu modda kal artık daha fazla düşünme bu çizgide ilerle derim..

ama düğme falan yok malesef..

ben nietzsche gibi değilim.. heralde değilsin dediğini duyar gibiyim.. yani değilim tabi nasıl olayım lan..

ya hani inanmak kolaydır inanmamak zor olandır gibisinden bir aforizma sıçmış ya.. hiç öyle zoru başarmak gibi bir derdim yok.. bir yaratıcıya inanmak kolay olan diye bundan kaçmıyorum.. ne kasıcam lan kendimi.. 3 günlük dünya.. mümkün olsa bunları hiç düşünmeden gül gibi yaşayıp gitmek isterdim hatta.. bana kalsa inanayım gitsin yani.. ki zaten ne olursa olsun kendimi inanıyor kabul ediyorum.. yüzde ver deseler ne derim bilmem ama.. ama işte toplumda uyumluyum, inşallah maşallah derim :D allah korusun derim, çok şükür derim..

dur bir aklıma gelmişken diyeyim.. çok şükür ya.. iyiydi bu gün de..

neyse ya sapıtmicam bu konuyu..

hem zaten derdim yaratıcı kavramından ziyade dinlerle..

birkaç yıl önce düşünmeye başladım salak salak.. geri zekalı gibi.. düşündükçe mutsuzlaştım.. birkaç yıl öncesine kadar ne kadar da mutluydum.. sahi ne kadar mutluydum? o zamanlar da bayaa bi mutsuzum diye ağlandığımı hatılıyorum çünkü.. ya ben zaten ille bulurum mutsuz olmak için birşeyler..

valla.. mutlulukmuş mutsuzlukmuş.. sorun kafada kafada.. genlerde.. mutsuzluk geni falan var heralde..

neyse..

ha bir de aslında kolay olan inanmak mı inanmamak mı diye de düşünmek lazım.. bunun namazı var orucu var.. :D

böyle bir bakış açısı da mevcut yani..

..

neyse ya.. geçen otçuyla konuşuyorduk.. otçu dediysem melisacı..

böyle yaratılış muhabbetleri açıldı.. iki salak karşılıklı konuşmaya çalışıyoruz yani.. muhabbet dediysem o.. felsefe yardırmıyoruz yani.. zaten ben nasıl felsefe yardırayım entel bile değilim.. neyse bana dedi ki..

bir müdahale bekleme..

yok lan beklemiyorum tanrı ölmüş zaten diye esprik yapıcaktım nerdeyse de sonra tuttum kendimi iğrençleşmeyeyim dedim..

onu mu demiş lan adam sanki.. valla felsefeyi bile saptırıyoruz he..

..

nerden çıkardı ki müdahale beklediğimi.. öyle müdahale bekler gibi bir halim mi var benim? var mı?

belki de var..

ama ben de hayata pek bir müdahale olduğunu düşünmüyorum zaten.. yani insanlar başı boş gibi.. yada müdahale varsa bile bizim olmasını istediğimiz yada olması gerektiğini düşündüğümüz gibi değil.. bilmiyorum..

nerden bileyim zaten..

ayrıca müdahale olsa olmasa ne farketder.. farkedecek olsa bile farketse yada farketmese ne farkeder..

..

ben birkaç defa bir müdahale oldu sanmıştım ama.. sanmıştım diyorum çünkü sonradan başka türlü açıkladım olayları.. sonra üzüldüm yine.. müdahale olaydı daha iyiydi lan dedim..

özeldim ne güzel ben dedim.. üzüldüm..

bak anlatayım hatta.. bir keresinde böyle sabahın çok erken bir vaktinde sınava gitmek üzere evden çıkmıştım.. biraz erken gideyim diye uğraşırken hava karanlıkken çıkmışım haberim yok.. tam aydınlanmamıştı yani.. kıştı.. hava da çok soğuktu..

sonra bir köpek çıktı karşıma.. bizim mahalledeki sağa sola havlayan cengaver ruhlu köpekti bu.. genelde bir kapının arkasında olurdu ama bu sefer yolun ortasındaydı..

hassiktir dedim.. o an kalbim öyle bir çarpmaya başladı ki olayın şokundansa bir an buna dikkat ettiğimi hatılıyorum.. oha lan amma hızlı atıyor kalbim dedim.. daha hayvan saldırmadan ben kalpten gidecektim nerdeyse..

sonra birden bir üzüntü kaplamıştı içimi.. çünkü o köpek beni ısıracaktı, sürüncektim oralarda kimse de yok, kan revan olacaktı ortalık.. sınavı da kaçırcaktım.. ondan sonra uğraş dur.. tekrar ders çalış.. bi daha stres çek.. o gün sınav olup bitçekti ne güzel.. bir anda bunları düşündüğümü ve içimin karardığını hatılıyorum..

köpek hırladı, bana doğru bir adım attı..

noluyo lan dedim artık iyice panik olmuştum.. siktirsin gitsin bu ya nolur yaa diyorum böyle içimden sürekli.. hala benim sınava yetişmem lazım çok da çalıştım lan, heba olacak tek istediğim sıvava gitmek falan diye düşünüyorum bir yandan.. bunların hepsi saniyeler içerisinden oluyor ama.. hepsi aynı anda oluyor belki.. senkronize bir biçimde oluyor ne bileyim..

nolur nolur dedim dua ettim.. böyle küfrede küfrede etmedim tabi.. uygun kelimeleri kullandık heralde.. öyle göt korkusunda bi de lan man mı dicem.. neyse ben böyle dua ediyorum falan.. yalvarıyorum..

birden köpek üstüme koşmaya başladı.. evet.. gerçekten..

ömrüm film şeridi gibi geçmedi ama gözlerimin önünden.. buna rağmen geçmedi.. köpek bana doğru hızlanıyor ama ben halen ömürümü şerit halinde izleyemiyorum.. böyle bir durum içerisindeyim.. o an sanırım neden orda dikilip de kaçmak için harekete geçmediğimi düşünmüştüm hatta.. kaçsam mı kaçmasam mı diye ikilemde kalmıştım sanırım.. tabi ben düşünene kadar köpek bana ulaşmıştı..

ama tam dibime kadar geldiği anda aniden durdu.. hem de sanki görünmez bir cama çarptı da durdu.. geri sekti.. ben şok oldum.. napıyo bu dedim.. tabi bir yandan da şükrediyorum teşekkür ediyorum allah'a.. bir yandan da hala inanamıyorum olanlara..

yana yana çekildi böyle hafif seğirterek.. yol verdi yani.. ben de diğer yana doğru seğirttim.. birbirimize bakmayı sürdüryorduk ben geri geri yürürken.. sonra biraz önüme dönmeye çalıştım öyle yürüdüm bir süre yine buna ara ara bakarak.. o da halen bakıyordu zaten.. sonra iyice hızlandım ve gittim ordan..

kurtulmuştum köpekten işte..

ve o zaman beni ilahi bir güç korudu diye düşünmüştüm.. yıllarca da böyle düşündüm..

sonra sonra dedim ki hava karanlıktı, soğuktu.. kafam gözüm bereyle atkıyla kapalı.. hayvan beni ne görüyor ne kokumu duyuyor.. yaklaşınca tanıdı heralde, kokumu falan aldı, mahalle sakini olduğumu anladı dedim..

ama olayı böyle açıklasam da aslında öteki türlü düşünmek istiyorum.. fakat sonra diyorum ki beni köpekten koruyan, neden diğerlerini de korumasın.. bahsetmek istemeyeceğim kadar çirkin ve korkunç olaylar oluyor.. benden çok daha savunmasızlar, çok acı bir biçimde zarar görüyorlar bu hayatta..

o yüzden ya hesaplar bizim yaptığımız gibi bizim sandığımız gibi yapılmıyor ya da müdahale falan yok işte.. 

ama özel olduğunu düşünmek güzel bir duygu.. insan böyle hissetmeye devam etmek ister haklı olarak..

ama bunu düşünmek diğerlerinin hiç özel olmadığını,değersiz olduklarını kabul etmekle eş değer sanırım..

yada herkesin dediği gibi, bizim hesaplayamadığımız kısımlar mı var? işte işin içinden çıkamadığın anda buna sarılırsın zaten.. o yüzden belki de artık işin içinden çıkmanın vakti gelmiştir..

yada gelmemiştir..

bilemedim..

hem zaten benim şimdi başka şeylerle uğraşmam lazım..

neyse..

9 Mart 2012 Cuma

suskunlar


2. bölümü de izledik..

yani şu diziye dair en çok ilgimi cezbeden şey murat yıldırım'ın saçları oldu.. gerçekten adama bakıyorum böyle vay be diyorum.. hayır bir de ben bu adamı beğenmezdim.. demek ki bir saç insanı bu kadar değiştiriyor..

bir de bu adam daha önceleri hep aynı tür rollerde oynuyordu sanki.. ben izlememiştim dizilerini ama annemle babam hastası olduklarından asi'yi de aşk ve ceza'yı da izliyorlardı.. ben de ordan biliyorum.. kim bu ya böyle her dizidi bu var, bari yakışıklı olsa falan derdim..

bu suskunlarda böyle bi acayip olmuş.. karizmatik olmuş.. saçtan ama..

..

bu bölümü ilk bölümü kadar etkilemedi nedense.. ilk bölümünü izlemeden önce fazla fragman görmemiştim belki ondan.. bu bölümden önceyse habire fragman göre göre zaten başını sonunu ortasını daha diziyi izlemeden öğrendim resmen..

yapmayın şunu ya.. fragman dediğin şeyin de bi ayarı olmalı yani..

ben mi öğretecem lan bunları..

..

neyse bakalım ya..

diziyi anladığım kadarıyla kısaca özetleyim hemen..

işte bunlar böyle susmuşlar 20 yıl, ecevit saç baş yapmış, kral olmuş, ondan sonra işte sarı bir cengaverleşmiş fakat tip yok malesef.. öteki eleman da antidepresan mı kullanıyor nedir.. kız da fotoğrafçı olmuş.. hiçbir şey olamamaktan iyi olsa gerek.. oha niye böyle dedim ki şimdi..

bu arada nedendir bilmem böyle standart dışı bir karakter yaratılacağı zaman meslek olarak fotoğrafçılık seçilir genelde.. bak "son" diye zenginli karmaşıklı bir dizi başlamıştı geçenlerde, hala sürüyor mu bilmem, orda da bi alev vardı, o da fotoğrafçıydı ama bu kızın bi üst modeliydi o.. zaten moda fotoğrafçısı mıydı neydi.. modelleri falan çekiyordu.. bu kız da onun daha mahalle versiyonu işte..

ayrıca sanki kavak yelleri izliyorum.. o dizinin de birkaç bölümüne bakmıştım, kim ulan bu söyledikleri anlaşılmayan kız demiştim.. bak burda yine karşıma çıktı.. yine anlamıyorum dediklerini.. yahu insan biraz anlaşılır konuşur..

bir de hiç olmamış murat yıldırım'ın karşısına sanki.. 

dur ya hatta iyice bi boku beğenmeme timi havasına gireyim: hissettirmiyor yea..  hehe.. ama gerçekten ne uyuz bir karaktermiş.. her an triplerde falan.. gençlik dizisinden kareler izliyorum sanki bunun triplerini izlerken.. kavağın etkisinden kurtulamamış gibi.. karşısındakini deniz sanıyor.. ecevit lan senin karşındaki.. adam ol.. hehe

..

bir de ben bilinmeyen numaralardan gayet bilinebiliritesi yüksek bir kurumun bile telefonunu bulamazken adam tak diye takozun telefonunu buldu.. yuh arkadaş..

..

neyse lan yine çılgın gibi eleştiriyorum.. adamlar yapmış yani, uğraşmış, emek vermiş.. 


ayıp bana da..

7 Mart 2012 Çarşamba

yine mi başlık ya, çocuğuma isim koysam bu kadar zorlanmam..

yine 1.5 saat telefonda konuştuk arkadaşımla..

ya böyle uzaktan uzağa arkadaşlık bile zorken insanlar bi de nasıl uzak mesafeli ilişkilere giriyorlar anlamıyorum..

hem de böyle uzaktan uzağa tanışıp, uzaktan uzağa arada bir görüşerek ilişki yürütmeye çabalayıp sonra bir de yaşımız geldi evlenelim bari diyip evleniyorlar..

bu kadar basit mi lan evlilik kararı..

ama insanlar da haklı.. seviyor muyum diye soruyor kendi kendine.. seviyorum diyor.. e o zaman daha ne istiyorum allah'tan belamı mı diye soruyor bir de.. sonra evlenmeye karar veriyorlar falan işte..

sanırım olay bu şekilde gelişiyor yani..

gerçekten bak.. bi arkadaşım biraz kararsız kalıp sormuştu bana acele mi ediyorum sence diye.. ben de ona sormuştum tanıyabildin mi diye.. o da tanısam soğuyacak bin tane özellik bulcam nasıl olsa demişti..

ben de ya evet siktir et o zaman evlen gitsin demiştim..

evlendikten sonra uğraşır işte soğutan özelliklerle her insan gibi..

ama harbiden yani bir insanı tanı tanı illa ki bulursun kıl kapıcak huylar, özellikler.. değil mi ama.. yani bir insan için tam bana göre demek ve aradan 5 yıl geçse dahi halen bunu diyebilmek mümkün mü acaba..

yani 6ayda tanınır mı ya 1 yıl olsun, 1yılda tanınır mı ya 3 yıl olsun, 5 yıl olsun derken en sonunda sıkıldım lan ben bundan diyebilir insan.. ki der yani..

gerçi 6 ay da erken be.. yani hakkaten ani olmuş sanki.. neyse..

yani sonuç olarak belli bir süre sonra, "bu kadar tanıdım, sevdim, artık ilerde ne çıkarsa bahtıma" dediğin an evlilik olayına hazırsın demek oluyor sanki.. "yok yoook daha tanıyamadım ama ben" diyorsan da ilerde artık ayrıntılı tanıyıp ayrılırsın tamam sakin ol.. kimse sana evleneceksin diye baskı yapmıyor yani bi rahatla ya...

hemen panik yaptın sen de.. evet sen.. sana diyorum.. sahi sen kimsin ya? kim benim bu tıklanma sayacımı artırıp duruyor.. kim bakıyo bu bloğa.. hadi bakmayı anladım da bakıp da okuyorsa biri yuh dicem.. biraz da sevinebilirim belki belli olmaz..

..

zaten bu aralar üzerimden atamadığım bir mallık var neden bilmiyorum..

3 dakikada bir pot kırıyorum, gaf olacak benzetmeler yapıyorum, patavatsız patavatsız konuşuyorum.. bok yiyorum kısaca..

hayır bir de bunlara ek olarak yalan söyleme huyu geliştirdim.. bir şeyi istemediğimi doğrudan söyleyemeyen bir ezik olduğumdan mütevellit, böyle yalanlar düzüp duruyorum.. onu yapıcam bunu edicem, şuraya gidicem, daha şu işim var falan..

sonra bi şekilde bi bok yapmadığım ortaya çıkıyor.. kendi kendimi bir şekilde ele veriyorum falan.. sonra karşımdaki insanın tek kaşı havaya kalkıyor böyle hııı diyor.. hııı... sağ kaş havada.. suratta sanki boka basmış gibi bir ifade..

sahi ben bayadır boka moka basmadım.. küçükken hayat ne kadar doğaldı ya sokak ortasında bok olurdu da basardık.. bastık mı böyle yıhhhaaaaaa diye suratı ekşitip kaşları çatıp hayattan hızlıca soğuyup takribi 10 saniye içinde de normale dönerdik..

şaka be sen de hemen herşeye inanıyorsun.. hayat doğalmış.. ne doğalı lan.. bokla doğalın ne alakası var.. kesin kurban bayramı falandır o zamanlar..

..

ya ben ne diyordum.. böyle tam bişey yazıyorum alttan gtalk glup glup ediyor bütün tikatim dağılıyor..

bişey anlatacaktım.. ne anlatıcaktım onu unuttum.. yukarıya bakıp yazının gidişinden hatırlarım aslında şimdi ama bakarsam kesin silerim bişeyleri..

yazımın doğallığı bozulmasın şimdi.. eheh..

..

neyse ya.. bugün birine çok pis ayar oldum yine.. tabi bir şey söyleyemedim..

böyle yolda bi kadın vardı.. bebeği kucağında.. bebek koymak için olan şeyler olur ya hani.. taşınabilir bebek yatağı gibi.. ya hiç de bilmem bu tarz şeylerin adını falan.. neyse işte sonra böyle arabalara arada elini açıyor bişeyler istiyor, hiç kimsenin salladığı yok tabi.. öyle yürüyor kaldırımda..

hemen "cık cık cık" diye bir ses.. "bak sen çocuğu da alet ediyor resmen cık cık cık.. çalışsana ya.. temizlik yap bişey yap" falan diyor, kınıyor..

ya işte o an nedense bütün benliğimle nefret ettim bunu diyenden.. nefret ağır bir kelime aslında ama ne bileyim nefret gibiydi hissettiğim şey..

ya kadın gerçekten çocuğu bir şeylere alet ediyor olabilir.. yanlış yapıyor olabilir.. ama sen kimsin ki kınıyorsun..

birilerini kınamak ne kadar kolay değil mi.. hepimiz yapıyoruz belki bazen..

aa dileniyor, kına lan kesin bizden zengindir bu..

aa çocukla dileniyor, ooo çocuk mu, kına kına kına..

temizlik yapmıyor dileniyor, kına lan kına..

hemen kına.. hemen hemen hemen..

..

hay sizin olmayan vicdanınıza.. sen o insan için azıcık bir üzüntü duymadan evvel kınıyorsun.. asıl seni kınamak lazım.. sen kimsin ya.. kimsin.. hayatında hiç zorluk çektin mi maddi olarak.. hiç aç kaldın mı.. .

ha evet ama pardon ya, bütün dilenciler bizden zengin.. biri para istiyorsa zaten emin olabiliriz bizden zengin olduğuna.. yatı katı falan vardır onun.. o bebek oyuncak bile olabilir hatta.. ayrıca dünya kadar insan temizlikçi arıyoruz diye ilan vermiş, sen kalk arabalardan para iste.. gidip temizlik yapsana lan.. ayıp.. hayır bir de bizden zengin zaten kesin..

..

herkes böyle düşünür zaten.. acaba bu, o anda üzülmemek için, civdanımızı rahatlatmak için yaptığımız bir savunma mı..

..

ben dolandırıldım bir keresinde.. teyze ağlanıyordu.. paramı düşürdüm eve gidemiyorum diye.. daha istanbula yeni gitmiştim.. safın önde gideniyim tabi.. verdim 5 lira gibi bi para.. devam ettim.. sonra otobüs geride miymiş neymiş diye geri yürüdüm ve teyzeyi başka birine de aynı şeyleri söylerken yakaladım..

böyle birşey yaşadım evet.. ama buna rağmen herkesi aynı kefeye koyamıyorum sorgusuz sualsiz.. ya gerçekse diye düşünmeden edemiyorum.. gerçek olma ihtimalinin varılığı üzüyor önce beni.. artık içimden gelirse para veriyorum gelmezse vermiyorum.. ama para vermeyeceksem de kınamadan geçip gidebiliyorum yanından.. bunu başarabiliyorum yani..

niye kınayayım lan.. ya ben bir gün gerçekten çok zor bir duruma düşersem? kınamayacaksın arkadaş..

ha sen dersen ki ben o durumda olsaydım kesinlikle öyle birşey yapmazdım gider ille bir iş bulurdum, vasıfsız olsam temizlik yapardım bulaşık yıkardım, çocuğumu da kesinlikle böyle bir duruma alet etmezdim, o zaman buyur siktir git ispatla bunu derim ben de.. o duruma düş.. sonra dediklerini yap.. sonra gel kına o kadını.. birşey demicem o zaman.. ama olmaz ki.. o kişinin yerinde asla olamazsın ki.. dolayısıyla bilemezsin..

diğer insanların yaşadıklarını yaşamadan ordan bık bık ötmesi kolay.. birileri hep baktı sana.. annen baban baktı kocan baktı.. başına maddi olarak bir terslik gelmedi işte.. sen ne bilirsin ki.. hayatında ne kadar çalıştın.. şimdi kazandığın 3 kuruş parayla gururlanıyor musun bir de.. ahay ben para da kazanıyorum, tam süper acayip olması gerektiği gibi bir insan oldum deyip elalemi kınama hakkını mı buluyorsun kendinde.. ayıp lan..

tamam ben belki halen birşeyleri idrak edememiş bir geri zekalıyım, safım, birçok konuda iflah olmuyorum ama sen de bu tutumunla benden iyi değilsin..

sana demiyorum burayı okuyan kişi..

ama aslında h
epimiz atıp tutuyoruz..  çok kolay çünkü atıp tutmak..

bu yine ne biçim bir yazı oldu böyle..

..

sonradan gelen dank şeysi: oha lan daha bir önceki yazımda vicdansız olacaksın falan demişim bir de.. ne kendini bilmez bir insanım ben ya..

5 Mart 2012 Pazartesi

doğuş abi haklı

gamsııııız
vicdaaaanssıııııııız

nın nııın nııı nı nı nııığığııı nın nın nııı

falan..

gerisinin sözlerini hatırlayamadım şimdi.. teee orta okul zamanlarıydı heralde doğuş abimizin bu mikkemmel parçasını servis köşelerinde tıngır mıngır giderken dinlediğimde..

aha gerisi de geldi aklıma birden..

beeeeen seeensiiiz ne yapağağağrım şimdiii

sööylee

beniiii

acılarlaaaağağa

baaaş başaağağaa bıraaaktın nedeeeeeen?

heyt be..

:)

ne günlerdi lan.. dinleye dinleye dilime dolanmış bak hala hatırlıyorum..

ama doğuş abimiz haklı yani.. adamın bir bildiği var ki böyle diyor.. hem vücut falan da yapmış bi dinlemek lazım bu adamın derdi nedir bildiği nedir diye..

bu hayatta gamsız ve de vicdansız olacaksın arkadaş ya.. her iki durumda da misler gibi yaşarsın.. ne bir tasa ne bir keder.. ooh mis..

bak farkındaysan vicdansız kişi bırakmış gitmiş doğuş abi iki göz iki çeşme, bırakıp gidenin umrunda değil.. oysaki doğuş abi vicdansız piç olsaydı bu hallere düşmeyecekti büyük ihtimal..

..

gamsızlık kısmına da gelecek olursak.. bak şimdi ben on saat kasıyorum yok aman o çok yağlı onu yemeyeyim damarlarım tıkanmasın, bu benim uykumu kaçırır şu saatte içmeyeyim, bu uyku yapar aman hemen içeyim, yok trans yağ var cips yemeyeyim, şimdi film izlemeyeyim uykumu kaçırmasın, alkol tüketmeyeyim beyin hücrelerim ölmesin falan dedikçe boka sarıyorum.. böyle planlar hesaplar yapmaktan insanlıktan çıkmışım haberim yok..

bir de şu insanlara bak.. bir bak ya.. dön de çevrene bir bak.. kim takıyo ulan bu kadar?

..

bak mesela benim bir tanıdığım çocuğunun işitme engelli olduğunu öğrendi geçen aylarda.. bu insan ki hamileliğinde her şeye manyakçasına dikkat etmiş, standart tedbirleri geçtim, meyve suyu bile içmemiş ulan içinde katkı maddesi ıvır pırt var diye..

sigarayı te hamile kalmasından aylar öncesinde bırakmış, saçını boyamayı da aylar öncesinde bırakmış, herşeyi okumuş öğrenmiş.. ona göre kendini ayarlamış etmiş.. ne ilaç kullanmış ne bişey.. toxoplazma testi mesti yaptırmış, spinabifidasından şunundan bunundan bir sürü hastalık araştırmış öğrenmiş.. mineraline bilmemnesine dikkat edip onu göre beslenmiş falan da filan.. ama sonuç bu..

bir de bir tanıdığımın eşine bakıyorum.. hamileyken sigara içti lan kadın.. alkol falan da almıştır belki hatta bilemiyorum.. tam bunu yapan bunu da yaptılık bir durum.. olabilir o yüzden bilemedim hehe

ve çocuk normal.. en son normaldi yani.. lan şimdi böyle dedim ya bir sorun çıkmaz umarım..

neyse..

yani şunu demek istiyorum.. ne demek istiyorum bilmiyorum aslında.. soruyorum daha doğrusu.. reva mı lan bu?

neyse genetiktir diyelim geçelim.. ya da sakınan göze çöp battığı hakkaten doğru..

revalıkla mevalıkla bir iliglisi yoktur.. hem
reva olmak yada olmamak hangi değişkenlere göre belirleniyor bu hayatta? 

bilinmez..
..

neyse ne diyordum..

şurda ne zamandır uyku sorunları yaşıyorum, uykuya dalamıyorum diye ağlanıyorum.. her gün yeni bir ihtimal üzerinde düşünüyorum ama düşünmeyi bırakıp da koy götüne moduna geçtiğim anda uyuyabiliyorum..

bu ne arkadaş ya..

..

yani böyle ben kafaya takmaktan gamlı baykuş olmuşum haberim yok..

takmamak lazımmış arkadaş ya..

öyle..

bak şimdi böyle dedim ya bu gece kesin uyuyamam yine..

neyse takmıyorum artık uyuyamazsam uyumam dersem uyurum..

ama böyle demem gerektiğini düşündüğüm için şimdi bunu takıyorum artık..

öff yaa..

..

gamsıııııııız....

3 Mart 2012 Cumartesi

wtf?

abimle eşi geldi bu sabah..

annemle babam pek sevindi.. ben de sevindim tabi.. ama annem kadar heyecan yapmadım yani.. sabah sabah yine eli ayağına dolaştı oturduğu yerde oturamadı bunlar gelene kadar.. beni de zorla uyandırdı..

hayır bana kalsa bırakırım anahtarı paspasın saksının altına gelince açıp girsinler takılsınlar.. ben de uyanırım bi ara.. şaka lan o kadar da değil.. hem paspasımız yok bizim

ama bunlar da hep sabahın köründe geliyorlar.. deniz otobüsü saatlerinden dolayı tabi..

neyse muhabbet falan gün öyle geçti.. öğleden sonra dışarı çıkalım gezelim dediler ama açıkçası hiç halim yoktu.. hava da çok kötüydü bugün zaten.. kapalı soğuk yağmurlu falan.. bunlar çıktılar ben de uyudum.. evet uyudum..

zaten dün de çok garip bir şekilde akşam üzeri uyumuştum hem de yeşil çayın ardından.. 2 saat falan uyuyup kendime kızmıştım.. gece nasıl uyucam şimdi heralde sabaha kadar uyumam bu sefer demiştim..

o yüzden dün yazı yazdıktan sonra hiç uyuma gayretine girmeden kendime bi çay daha salladım.. siyah çay.. bildiğin uyku kaçıran çay.. uykunun ağzına sıçayım dedim.. uyuyanın da ağzına sıçayım.. uyumuyorum ulan dedim..

sonra onu içip bi daha uyuyuverdim..

ya arkadaş.. anlamıyorum ya.. gerçekten anlamıyorum..

demek ki otla çöple alakası yok bunun.. yada az uyudum çok uyudum geç kalktım erken kalktım.. bunlarla da alakası yok..

olay kafada bitiyor..

benim kafamda bir sorun var demek ki.. ne yapsam atsam mı bu kafayı.. doktora gidip beynimi mi inceletsem..

beynimi mi aldırsam.. beynimi mi çizdirsem ne yapsam..

sylar vardı bir zamanlar hala devam ediyor mu o heroes ya.. o gelse de kafamı çizip kurtarsa beni şu dertten.. gerçi ona verebileceğim bir süper gücüm yok ama napalım..

sevabına çizsin..

abim de bi ara gözlerini çizdircekti  sahi ne oldu o iş?..

..

neyse..

uyudum yani anlayacağın.. ne ilginç dimi..

ya işte böyle saçma sapan olaylar birbirini kovalarken ve ben ne neden oluyor bi türlü anlayamazken fakat anlamaya çalışırken birden hiçbir şeyle ilgilenmediğimde sorun bitiveriyor..

sonra neden bitti diye ilgilenmeye başlıyorum ve tekrar başlıyor..

noluyo böyle lan..

gerçekten nedir sorun ya..

ne ne neeeeeeee!

ne diye sordum sana..

söyle.. konuş..

sorun düşünmekse bile ben nasıl her zaman düşünmemeyi başarcam..

ne biçim bi sorun lan bu!

..

aa yoksa tüm olay gerçekten kahve içip içmememle mi ilgili?

içmediğim için mi uyuyabildim? ama ya çay? ya kahve? yoksa düşünmediğim için mi? ama gündüz uyudum? ıhlamur? magnezyum? çay? kahve?

sorun ne laaan!

neeeeee!

..

tamam sakinim..

..

abimler yarın akşam gidiceklermiş..

iyi bakalım..

geldikleri iyi oldu ama..

sevindim..

oo saat de kaç olmuş

piff

bu akşam yine mal gibi tv izledim saatlerce.. boynum ağrıyor o derece.. yatarak izledim de.. ondan..

showda yeni dizi başlamış suskunlar diye.. sleepers miliipırs dediler geldik.. izledim beğendim.. fena değil yani.. gerçi benim beğeni eşiğim son zamanlarda yerlerde geziyor.. ferihayı bile izliyorum yani.. gerçi onu beğendiğimden değil, başka bir sebepten izliyorum.. henüz çözemedim neden izliyorum.. neyse.. bugün yine izledim.. hani izlemicektim ya.. valla hiç sözüne sadık biri değilmişim.. yine anladım bunu.. devamlı anlıyorum unutuyorum sonra tekrar anlıyorum..

piff başım ağrıyor..

uyku haplarını da hala kullanmadım.. bi gece uyuyabiliyorum bi gece uyuyamıyorum.. bakalım ne olacak bu işin sonu.. hayır uyuyamadığım gecelerde çok fena hissediyorum kendimi bi gün dayanamayıp atıcam kendimi aşağı o olcak.. gerçi 2. kattayız o iş kötü sonuçlanabilir..

ama dünden önceki gece hakkaten sinirlerim bozuldu.. yahu bi bidon ıhlamur içtim nerdeyse, üstüne ağrı kesici de içeyim dedim hazır karnım ağrıyorken bu fırsatı kaçırmayayım da içip uyuyayım hemen dedim.. uyutacak her şeyi yaptım yani.. normalde beni küt diye uyutur ağrı kesici ama bu sefer olmadı.. yine böyle 10 - 15 dk da bir falan uyanıyorum paso.. bütün gece böyle geçti.. 4 te falan uyudum heralde adam akıllı.. hayır neden böyle oluyor 4te 5te en geç sızıyorum bi şekilde.. ondan öncesi sürekli uyanarak geçiyor.. yani kısa periyotlarla uyuyorsam da bi bok anlamıyorum o uykudan.. hatta saate bakmadığımda uyumadım hiç sanıyorum..

biyolojik saatimin ayarı mı kaçtı ne oldu anlamıyorum ki.. erken de kalkıyorum.. neden uyuyamıyorum.. neden bozulsun saatim.. yoksa acaba ben az uykuyla idare edebilecek bir insan mıyım.. dicem ama o da değil.. bütün gün kafa bi milyon geziyorum.. ayrıca sabah zorla kalkıyorum bıraksalar uyurum öğlene kadar.. az uyku istediğim falan da yok..

böyle uykum geldiğinde yatmıyorum ondan mı acaba.. yani uykum bi kaçıyor bi daha da sittin saat sonra geliyor ancak şeklinde mi gelişiyor olaylar anlamıyorum.. ama olur olmadık saatlerde geliyor uykum da yatamam ki dokuzda.. kim yatar be dokuzda..

ya o değil de aslında birşey dikkatimi çekti.. kahve içtiğim günler sorun çekiyorum sanki.. içmediğimde uyuyorum gibi geldi.. birkaç gün içmemiştim gece de sıkıntı olmadı pek.. sonra işte geçen gün içtim yine sıkıntılar olaylar olaylar..

ama öğlen içtiğim kahvenin akşama kadar nasıl etkisi kalsın arkadaş ya..

neyse ben bu ihtimal üzerinde de durayım biraz.. bi süre içmeyim..

o değil de -ne değil de- magnezyum da içemiyorum artık.. 3-4 defa içtim bıraktım.. sıkıldım başlıcam magnezyumuna da dedim bıraktım.. bir de mide bulantısı falan yaptı sanki.. neyse sonuç olarak içmiyorum işte..

neyse bakalım melisa getircek bana birisi.. kendisi yetiştiriyormuş.. bahçesi varmış bi sürü ot bok yetiştiriyormuş.. daha hangi otları yetiştiriyor acaba..

ya ıhlamur da beni uyuturdu aslında bi zamanlar şimdi neden böyle olduk..

şunu çay şeklinde değil de sarıp mi içsem ne yapsam..

daha mı etkili olur ki..

bilemedim..