22 Ağustos 2012 Çarşamba

yine saçmaladım

ya bu fenerbahçe delirtecek bizi.. beni değil de ciddi ciddi şu takıma gönül vermiş insanları delirtecek.. birisi çocukken kulağıma sen fenerlisin diye fısıldamasaydı çoktan galatasaraylı olmuştum.. hadi onu olmasam da -bu evde barınamam çünkü- beşiktaşlı olmuştum.. 

yahu o ne sıkıcı maçtı öyle ya.. bak gerçekten şunu izlerken belki dalıp gitmem, belki güzel olur izleyebilirim diye şans tanıyorum ama yok..

zaten bi tanecik gol atabildik ama o gol de güzeldi ya.. şu futbol sevmez halimle ben bile beğendiysem gerçekten güzeldir o gol.. di mi..

..

neyse..

dün emenike'nin yobo karşısında önce 4-5 fake ardından da garip bir kıvırtma hareketi yapışından sonra düşüncelere daldım.. kanka mı bunlar acaba dedim.. böyle şakalaşmalar falan.. nijeryadan kankaymışlar hakkaten.. sonra da hayat bunlara güzel lan dedim.. valla..

sanırım şu hayatta en şanslı insan grubu, mesleği aynı zamanda hobisi olan insanlar olsa gerek..

..

mutluluk nedir diye düşünmek zorunda kaldım dün.. bildiğin düşünmek zorunda kaldım.. biri beni zorladı buna.. biraz düşündüm dediklerini ve ona dedim ki; hey dostum o lanet olası koca kıçını kaldır ve buraya gel.. gelmedi.. bu sefer dedim ki; hemen buraya gel dedim seni beyaz pislik.. yine gelmedi.. bu sefer dedim ki; dostum senin sorunun ne biliyor musun? lanet olasıca bir asisin sen..

lanet olsun diye diye ben gittim yanına oturdum.. sonra konuşmaya başladık.. mutluluk ona göre hayatımız sabit bir hızda ilerlediğinde hissedilmeyen bir şeydi.. mutluluk hızın + ivmelenmesi gibi, hayatımızın hızlandığı anlardı.. olumlu değişimler olduğu sürece hissettiğimiz ama durgunluk anlarında hissetmediğimiz bir şeydi.. artan ivmeyle hızlanıyorsak ovvv çok mutluyuz.. azalan ivmeyle hızlanıyorsak da fena değil.. hızlanıyoruz sonuçta.. o ivme sıfıra indiğinde ise hiçbir mutluluk hissetmiyorduk onun dediğine göre..

ama ben, acı çekmediğim her an mutluyum sanki dedim.. sabit bir hızda ilerlerken de mutluyum.. yeter ki negatif olmasın o ivme.. sıfırda kalsa da sorun değil benim için dedim.. baktı öyle bana.. sıfırdayken sıkılırsın belki ama sıkılmak mutsuzlukla eşdeğer olmamalı dedim.. mutsuzluk değil zaten ama mutluluk da değil dedi.. hıı dedim.. boka sarmaya başlıyorduk sanırım artık.. olsun lan yine de mutluyum sanki dedim..ve sonra pöykürdüm birden: şimdi o koca beyaz kıçını kaldır ve gidip bana içecek bir şeyler getir.. getirmedi..

ben de kanal d dublajı gibi konuşmayı bıraktım..

negatif ivmeyle yavaşlayıp duruyorsun en sonunda dedi.. ölüyorsun yani dedim.. evet dedi.. baktım böyle.. o_O  o da baktı öyle..

..

hayat çok gaip ya..çok fazla şeye kafayı takıyoruz.. çok fazla düşünüyoruz belki de.. mutluluk mutuzluk ölüm yaşam falan filan..

nasıl yaşadığımızı çok fazla didikliyoruz sanırım.. hayatlarımız anlamlı mı anlamsız mı çok fazla önemsiyoruz.. sonuçta hepimiz anlamlı hayatlar yaşamak isteriz.. ama hayat nasıl anlamlı hale gelir? kendiliğinden zaten anlamlı mı yoksa ekstra bir efor mu sarfetmeliyiz anlamlı olsun diye?

sanırım çoğu insan uğruna nefes alacak birilerini istiyor yanında.. birilerini korumak, birilerine değer vermek istiyor.. belki de buna ihtiyaç duyuyor..

acaba bu hayatta korumak istediğin kimse yoksa o hayat çöp kadar anlamsız mı olur? insanın kendi hayatı çöp kadar değersiz mi? insanlar kendilerine değer veremediklerinden mi hep başkalarına değer vermeye çalışıyorlar? amma çok soru sordum değil mi? bitireyim mi?

..

geçenlerde büyük halam ölmüştü.. aslında uzunca bir yazı yazdım ardından.. ama sonra beğenmedim yazdıklarımı.. mutsuzluğu üzerine yazmıştım.. nasıl da mutsuz gözüküyordu bana.. yapayalnız yaşıyordu huzur evinde.. bi tane oda arkadaşı vardı ama o da yalnızdı.. iki yalnız bir arada yaşıyorlardı işte.. 

bir sürü dram yaşadı.. payına düşen acıyı çektikten sonra da öldü..

sonra herkes ardından ne kadar da üzüldü etti diye konuştu.. ben de dahil sadece ne kadar da üzüldü diye düşündük.. ne kadar da mutsuzdu dedim.. oysaki biz yanına gittiğimizde mutlu oluyordu.. biz yanından ayrıldıktan sonra bile bir süre idare ediyordu belki onu o kadarcık birlikteliğimiz.. 

..

herkes gençliğinde mutlu olmak için çabalayacak enerjiyi bulur.. ama yaşlandığında hiçbir şey için enerjin kalmıyor.. o zaman sana hayata tutunabilmen için dışarıdan destek gerekiyor.. sevilmek korunmak istiyorsun.. gençken korumak yaşlıyken korunmak istiyorsun belki de.. 

korunmaktan kastım ille de tehlikelerden korunmak değil..  kollanmak, arayıp sorulmak, önemsenmek, sırtını dayaman gerektiğinde arkanda birinin olacağını bilmek..

belki de hiçbirimiz yeterince korumadık onu.. o yüzden bu kadar üzüldü.. biraz daha yanında olsaydık şimdi anlamsız bir biçimde "çok üzüldü çok.." demeyecektik.. bizim de hayatlarımızın değeri 5 paradan 10 paraya çıkacaktı belki.. biraz daha anlamlı olacaktı belki de hayatlarımız..

neyse olmadı..

..

öf bee çok depresifleştim sanki.. oysaki yazmaya başlarken nasıl da keyifliydim.. aslında fenerbahçeye verip veriştiriyordum nereden nereye geldi.. nasıl böyle oluyor anlamıyorum.. 

fenerbahçe dedim, hobi dedim, mutluluk mutuzluk falan derken ölüme kadar gelmişim yine.. zaten ölüme gelmezsem olmaz.. bak ölüm demişken..

biri demiş ya ben varsam ölüm yok, ölüm varsa ben yokum diye.. kimdi unuttum.. neyse boşver önemli olan söz..

yani ölüyon lan ne önemi var nasıl öldüğünün kimle öldüğünün nerde öldüğünün ne şekilde öldüğünün? ölürken sen öldüğünün bile farkında olmayacaksın belki de.. 

o yüzden boşvereyim en iyisi bunları..

..

hem ölüm ölüm dediğin nedir gülüm..  hehhe :)

ya bu kurtlar vadisine çok fena sarmıştım ben.. en baştaki haline tabi.. gerisini izlemedim hiç pusuydu kuyuydu.. bu dizi yüzünden çok aşağılandım çok hor görüldüm.. on defa da takla attım yirmi defa amuda kalktım bu diziyi çevreme kabul ettirene kadar.. yeminler ettim kıro değilim ben diye.. allah belamı versin değilim ulan diye ağladım kaldırımlarda.. bir kere izleyin beğenmezseniz her birinize yirmi bin lira vericem dedim.. para koleksiyonumda bir sürü yirmi bin lira var da.. neyse ondan sonra izlediler de kurtuldum kıro damgasından.. :D bir ara imajım yerlerdeydi yani.. toplum içine çıkamıyordum.. her gördüklerinde çöp atmaya yuhlamaya falan başlıyorlardı.. çok zor günlerdi.. ondan sonra da aynı duruma onlar düştü.. diğer insanları kıro olmadıklarına ikna etmeye çalıştılar.. bu böyle bir lanet gibi devam etti.. herkes birbirine bulaştırdı.. bana da biri bulaştırmıştı zaten.. ben de onu aşağılayıp hor görmüştüm.. ya hayat böyle.. büyük konuşmayacaksın.. 

..

her neyse.. sonuç olarak dün yine boş bir gündü.. bayramın da son günüydü zaten.. oh bitti gitti kurtulduk.. valla arkadaş bu bayramlardan fena sıkıldım artık..

aslında bir yandan anlıyorum.. insanlar yalnız olmamalılar.. yani insanın çevresinde güvenebileceği kimseler olması çok mantıklı.. arkadaşlar da iyidir bu konuda ama akrabalıklar aslında arkadaşlıklara basar.. tabi samimi akrabalıklarsa.. aksi türlü arkadaşlıklar basar.. aslında samimi olmayan akrabalıklar bile görev bilinciyle hareket edildiğinde bir çok fayda sağlıyor..

halam olayında biraz duvara tosladık ama olan oldu artık:/

ya bu arada ben çok mu kötü biriyim ya? niye böyle faydasını falan düşünüyorum her şeyin.. ya ama napayım.. gerçekçiyim en azından.. şurda ortadaki gerçeklerden bahsediyoruz..

yani çevre her zaman iyidir.. hiç yoktan iyidir en azından.. insanın çevresi geniş olmalı.. tamam bu kadar.. o yüzden sadece bayramlarda seyranlarda görüşecek olsak da bir şekilde bu durumun üstesinden gelip bağlantıyı koparmamalıyız.. birlik ve beraberliğe ihtiyaç duyduğumuz şu günlerde :) akrabalarımızın da kıymetini bilmeli, konuşacak bir şey bulamıyorsak bile en azından o ne yapıyor bu ne yapıyor diye sorup kafamızı sallayarak onun bunun ne yaptığını da kafamızın bir kenarına not etmeliyiz.. yoksa ilerde bir kulağımızdan girip diğerinden çıktığı gibi çirkin bir iddia atılırsa ortaya, bu suçlamanın altından kalkamayabiliriz.. rezil oluruz..

benim gibi her yıl kaça gidiyordu, hangi okuldaydı, adı neydi(oha) falan diye sormak istemiyorsan her öğrendiğin bilgiyi yaz bir kenara.. aklında tutamıyorsan bir deftere yaz.. bayramlardan önce aç oku nerede kalmışız diye.. bi duyarlı ol bi hayvan olma ya.. yeter artık ya.. valla insanlıktan çıkmışsın.. 

..

başka ne diyecektim ya? bir şey daha diyecektim.. unuttum..

hah.. yazımı bitirirken şunu demek istiyorum sana kısaca.. eğer hayatında koruyup kollamak istediğin birileri bir şeyler, bir amaç, bir nesne, herhangi bir şey varsa acayip şanslısın.. hayatın o kadar da anlamsız değil demek ki..

hadi yine iyisin..

iyisin iyisin..

sen işini bilirisin..

bilirsin bilirsin..

ıyy.. son bi iğrençlik yapmasam olmazdı..
heh:)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder